Diyarbakır'da HÜDA PAR'ın liderliğinde "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı" düzenlendi. Çok sayıda siyasetçi, akademisyen, yazarın sunumuyla çalıştayın sonuç raporları açıklandı. Kürt sorununun çözümüne ilişkin önerilerin yer aldığı sonuç raporu yayınlandı.
Bildirgede Kürt sorunu tarif edilirken, “Kürt meselesi sadece bir asayiş/şiddet veya terör meselesi değil; tarihi, siyasi, hukuki, sıcak, ekonomik, bölgesel ve uluslararası boyutlarda olan çok yönlü bir meseledir” ifadeleri gerçekleşti.
"Kürt meselesi yüz yıldır çözüm bekliyor" diyen HÜDA PAR çözüm önerilerini 15 maddede sıraladı:
“Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yüzyılı toplumsal travmalar, katliamlar, kıyamlar, isyanlar, haksızlıklar ve hukuksuzluklarla geçti. Nereden bakılırsa bakılsın Kürtler başta olmak üzere bu topraklarda yaşayan bütün insanlar için bu yüzyıl, büyük bir kayıp oldu. Bu kayıp sadece Türkiye için değil, İslam coğrafyasının tamamı için de istikrarsızlık nedeni oldu.
Kürtler bu coğrafyada azınlık değildir, bin yılı aşkın bir süredir Türk ilişkileri ile birlikte bütün zorlu badirelerin aşılmasında güçlü bir rol almıştır.
Kürt meselesi sadece bir asayiş/şiddet veya terör meselesi değil; tarihi, siyasi, hukuki, genel, ekonomik, bölgesel ve uluslararası boyutlarda olan çok yönlü bir meseledir. Doğru usuller kullanılmadığından çözüm gecikmesinde bu nedenle sorun derinleşmektedir. Uluslararası güçlerin ve özellikle emperyalizmin temsilcilerinin sürece dahil edilmek istenmesi, siyaseti daha da içinden çıkılmaz hale gelecektir. Bugün emperyalist güçler, bu siyaset üzerinden ilgili bütün ülkeler bölük pörçük yaparak siyonizmi bu coğrafyanın egemenlik gücü haline getirmek istemektedir.
Türkiye'nin en ülkedeki kadınların biri olan Kürt meselesinin adil bir çözüme kavuşması için meselenin doğru bir zeminde ve bütün boyutları ile tartışılması gerekir. Hedefin doğru tespitinin yanında, takip edilen yol ve yöntemin de doğru olması zorunludur. Bu nedenle “usul esasa takaddüm eder” kaidesi göz ardı edilmemelidir.
Kürt meselesinin çözümünün ancak ulus devlet paradigmasının ve ırkçı/kavmiyetçi bakışın terk edilmesinin sağlanması mümkün olabilir. Devlet, çözüm için bu iradeyi ortaya koymalıdır. Meselenin adaletin çözümü, insani ve İslami bakış açısı ve tarihi tecrübelerden faydalanılarak desteklenmesi mümkün. Maalesef şu ana kadar doğru bir yaklaşımın sergilendiği gibi tarihi tecrübelerden de istifade edilmemiştir.
Bizler, yeni yüzyılda Kürt Meselesinin çözümü için aşağıdaki tespit ve çözüm önerilerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz:
1-Kürt meselesi yüz yıldır çözüm bekliyor. Çözümsüz kalması halinde gelecek nesillerin heba olmasının nedeni olacaktır. Bir yüzyıl daha saklanmameli, barış ve adalet ile yepyeni bir yüzyıl, birlikte inşa edilmelidir.
2- Kürtler, mevcut çatışmaların en büyük mağduriyetidir. Bu nedenle Kürdistan'da yaşayan tüm insanlar bölgede huzur istiyorlar. Ankara'nın saadeti, Diyarbakır'ın huzuruna bağlıdır.
3- Kürtlerin hak ihlalleri ve hassasiyetlerinin dikkate alınmadan yüzyıllarca oluşan sorunların çözümü mümkün değildir. Bu hassasiyetlerin başında İslam gelir ve İslamî değerler aykırı hiçbir çözüm modeli Kürt halkının nezdinde karşılık bulamayacaktır.
4- Kemalist resmi ideolojinin dayatmaları ortaya çıkıyor ve günümüze kadar yüzbinlerce insanın ölümüne ve büyüklerin yaşamasına yol açan silahın ve bölünmeye Kürt meselesi için bir çözüm aracı olmadığı bilakis bu yöntemin Kürtlerin sahip olduğu beşeri ve siyasi gücü kriminalize olarak ortaya çıktı.
5- Savaş baronlarına ve askeri vesayetten yana olanlara daha fırsat verilmemelidir. Silahı bir çözüm yöntemi olarak anlayışlı anlayışlar, başta siyaset üyelerinin tüm bileşenleri olmak üzere toplumun tümü tarafından mahkûm edilmelidir. Kürt meselesinin çözüm adresinin siyaset kurumunun asla unutulmaması gerektiği, siyasi çalışmalarla sürdürülen çalışmalar desteklenmelidir.
6- İç cephenin güçlenebilmesi için ulusçu resmi ideolojinin inkâr ve asimilasyon politikaları tamamen terk edilmelidir. Ayrımcılığın sonlandırılması için yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı, temel hak ve hürriyetler hiçbir koşula bağlanmamalı ve açıklama yapılmamalıdır.
7- Bugüne kadar edebiyatta çokça yapılan kardeşliğin artık hukukta tahakkuk ettirilmesi gerekmektedir.
8- Kürtlerin büyük bir saygıyla andığı Şeyh Said–i Palevi gibi Kürt âlimlere yapılanlar başta olmak üzere bu güne kadar yapılan şehitlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mezar yerleri iledilikle açıklanmalı.
9- Siyasal istikrarın ve birlikteliğin tahkim edilmesi için Millî Eğitim Bakanlığı çatısı altında yazılan Tarih ve Edebiyat kitaplarındaki resmi ideolojinin aykırı tezlerinden vazgeçilmelidir. Kürtlerin ve Türklerin Malazgirt, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları gibi kritik durumlardaki bölgesel birliktelikleri sahih bir surette yeniden yazılmalıdır.
10 - Kürtçe anayasal güvenceye kavuşturulmalı, anadilde eğitimin bütün engelleri kaldırılmalıdır. Kürtlerin yokluğu değil güvence varlığı anayasal olarak alınır.
11- Bir önceki çözüm sürecinde yapılan hatalar bir daha tekrarlanmamalıdır. Toplumun nezdinde çözüme yönelik güveni zedeleyecek her türlü söz, tavır ve davranıştan mutlaka kaçınılmalıdır.
12- Kürt meselesinin sonucu olarak Kemalist iktidarın ürünü olan darbe anayasası değiştirilmeli ve eşit vatandaşlık temelinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.
13- Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk olduğu tanımlamasından vazgeçilmelidir. Devlet dili hakim olan ırkçı, dışlayıcı ve inkârcı mevzuattan, edebiyattan ve eğitim müfredatından çıkarılmalıdır.
14- Kürtleri birbirinden ayıran Skyes-Picot sınırı sembolik hale getirilmeli; İnsani, ekonomik, kültürel, sosyal gelişimin ve sılayı rahim hukukunun yerine getirilebilmesi için gerekli bütünlüklerin sağlanması.
15- Kürtlerin bireysel ve toplumsal haklarının bilgisi, teminatların alınması, barışın ve adaletin sağlanması ve güçlü ortak bir geleceğin inşası için tüm tarafların gecikmeden sorumluluk alması gerekir.