Hayatının bir bölümünde Diyarbakır’da yaşayan sibernetik biliminin atası Cizreli El-Cezeri’nin deprem sonrası yapıda hasar olup olmadığını tespit eden eserinin dünyanın beşinci Harem-i Şerif’i olan Ulu Cami’de bulunmasıyla beraber tarihteki ilk deprem simülatörü Diyarbakır’da yer almaktadır.

Diyarbakır Sur Ulu Cami Turist Tarih

Diyarbakır’da binlerce öğrenci mağdur oldu: Tepkiler çığ gibi! Diyarbakır’da binlerce öğrenci mağdur oldu: Tepkiler çığ gibi!

2 BİNDEN FAZLA ESERİN YER ALDIĞI KÜTÜPHANEDE DÜNYANIN EN ÖNEMLİ İCADI SERİLENİYOR
Yapıda hasar olup olmadığını gösteren ese depreme dayanıklı yapıların atası olarak kabul edilir. 1898’de Artuklular tarafından inşa edilirken El-Cezeri Mesudiye Medresesinde gerek robotik gerekse de yapıları kontrol edecek çatışmalarda bulunmuştur. Ayrıca astrolojik çalışmalarda da bulunmuştur, daha önce Dağkapı Meydanı’nda olan ve şimdi de Ulucami içinde ziyaretçilerini bekleyen güneş saati buluşu olmuştur.  2014 yılından beri Yazma Eserler Kütüphanesi olarak kullanılan Mesudiye Medresesi’nde İstanbul ve Ankara’dan yurt dışından gelen eserler sergileniyor. Erzurum Yazma Eserler Kütüphanesi açılmadan önce; Malatya, Elazığ, Mardin, Şanlıurfa (Doğu ve Güneydoğu Bölgesi) illerinden gelen eserler sergileniyordu.  Kütüphanede şuan 8 bin eser bulunuyor 2 bin tane yazma eserden oluşan kütüphanede 6 bin küsurda matbu(yazma eserler) eserler yer alıyor. Ayrıca Ulucami içerisinde camiye bağlı Kasımiye ve Zinciriye Medreseleri yer alıyor. 

SİBERNETİĞİN ATASI: EL-CEZERİ
İslam’ın altın çağlarında sibernetiğin atası olarak kabul edilen ve Cizre, Diyarbakır’da yaşayan ve hayatının bir döneminde Sur ilçesindeki dünyanın 5.Haremi Şerifi olarak bilinen Ulu Cami’de medresede eğitim gören El-Cezeri’nin modern robot çalışmalarının ilk adımını attı. Cezeri, tarihe geçen güneş saatinin yanı sıra deprem sonrasında yapıda hasar olup olmadığını öğrenmek için Diyarbakır mimarisinde önemli bir yere sahip bazalt taşlarından yaptığı dişi ve erkek sütunları halen de günümüzde yapılan en önemli eser olarak tarihe geçmiştir. 

BAZALT TAŞI VE DİYARBAKIR
Bazalt taşları Karacadağ’daki volkanik patlamalar sonucu Diyarbakır bölgesinde oluşmuş siyah taşlardır. Dünyanın beşinci Harem-i Şerifi Ulu Cami ve medresesi inşa edilirken medrese içerisinde deprem olduktan sonra yapıda hasar olup olmadığını anlamak için El-Cezeri’nin Diyarbakır Yazma Eserler Müzesi’nde ya da bilinen adıyla Mesudiye Medresesi’nde sergilenen sibernetik biliminin atası sayılan deprem habercisi sütunlarının yapımında da bazalt taşlarından faydalanılmıştır. 

HASARLI YAPI NASIL ANLAŞILIRDI?
Bu yapının yapılışının en önemli nedeni deprem sonrası yapıda hasar olup olmadığını anlamaktır.  İki sütundan oluşan yapı deprem sütunu olarak kullanılmış ve taşlar bir mekanizma üzerine oturtulmuştur. Taşların olduğu mekanizmaya bakıldığında mekanizmanın altında ve üstünde bir parmak boşluk olurdu. Deprem sonrası gelip taşlar çevrilirdi, eğer yapıda hasar varsa bir karış boşluk kapanır hasar yoksa da yapı normal bir şekilde dönmeye devam ederdi. Bu taşlar kadın ve erkek taşlar olarak belirlenmiştir. Erkek taş kadın taşa göre daha zor döner açık renkli, deliksiz ve düz bir taştır. Bazalt taşları köy evlerinde de tercih edilirdi bunun en önemli nedeni yazın serin kışın sıcak bir yapıda olmasıdır. Ayrıca noktalı taşın üzerine taş serpildiğinde daha serin olur.

Muhabir: Nazime Çavlan