Devrim AKTÜRK
MÜCADELE- İstanbul’da yaşayan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Yasemin Doğan, İstanbul’dan başlayıp Diyarbakır’a uzanan bir hikayeyi anlatan, eserinde yöresel unsurlara çokça yer veren ‘Ben û Sen’ isimli kitabını okuyucularla buluşturdu.
Gazetemiz, Öğretmen Yasemin Doğan ile bir röportaj gerçekleştirdi. Doğan, Ben û Sen kitabında, tarihi Diyarbakır Surlarının, Çin Seddi’nden sonraki en büyük burçlardan olduğunu, kitabının adını da bu tarihsel geçmişten esinlenerek “Ben û Sen” olarak bıraktığını söyledi.
Yazar Yasemin Doğan, gazetemizin sorularını şöyle yanıtladı:
“ESERİM, GÜNÜMÜZ DİYARBAKIR’INDA VE ARTUKLULAR DÖNEMİ’NDE GEÇİYOR”
Mücadele: “Ben û Sen” kitabınızdan bahsedecek olursak eserinizde okuyucularımızı neler bekliyor?
Yasemin Doğan: İstanbul’dan başlayıp Diyarbakır’a uzanan bir roman. Ben û Sen, diğer adıyla Evli Beden Burcu’nun çarpıcı bir efsanesi var. Bu surlar dünya üzerinde Çin Seddi’nden sonraki en büyük burç. Tarihi Artuklular Dönemi’ne kadar uzanıyor. Romanım, İstanbul’da okuyan üniversite öğrencisi Yahya’nın acı bir haber üzerine memleketi Diyarbakır’a gitmesi ve babasının taş atölyesindeki burç maketi ile başlıyor. Eserim olan Ben û Sen, çift zamanlı bir roman; günümüz Diyarbakır’ında ve Artuklular döneminde geçiyor. Kitabı okurken yöresel unsurlar ağırlıkta. Bölgenin yöresel ağzıyla efsaneyi, hikayeleri, dengbej kültürünü, acıları okuyoruz. Yani insana dair duyguları okuyoruz.
“TÜRKİYE’NİN HER YERİ GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL”
Mücadele: Kitabınızı yazarken nelerden etkileniyorsunuz?
Yasemin Doğan: Hayatın içinde olan her şeyden etkileniyorum sanırım. İnsandan, doğadan, bir histen, bir sesten, bir renkten, bir şarkıdan, bir bakıştan, mimariden, sanattan… Bu çok geniş bir alan. Sınırlandıramıyorum, ya da özellikle şudur diyemiyorum. Fakat seyahat duygum da çok önemlidir. Nitekim Türkiye’nin her yeri gerçekten çok güzel. Her bölgesini gezdim, bazı şehirleri tekrar tekrar gezdim. Ama özellikle nereye gidelim diye sorarsanız, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Hatay diyebilirim. Büyük ve derin bir tarih yatıyor oralarda. İşte, gezip gördüğüm yerlerden, şehirlerden, memleketlerden ve tarihine tanıklık etmeyi arzuladığım o kadim diyarlardan da etkileniyorum.
“İNSAN BİR KERE YAZMAYA BAŞLADI MI, BIRAKAMIYOR”
Mücadele: Genç yazarlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Yasemin Doğan: Yazmak isteyenlere öncelikli tavsiyem, elbette çok okuma yapmaları yönünde. Kelime dağarcığını geliştirmek, anlatacağı alana hâkim olmak, bunlar yazarın kalemini geliştiren unsurlar. Sadece okumak değil, sanatın her alanında güzellik algısına hâkim olmanın da etkili olduğunu düşünüyorum. Güzel bir film, kaliteli bir müzik, görkemli bir mimari eser dahi insanın hayal dünyasını besliyor çünkü. Bu da kurgu yaparken kendisini gösteriyor diyebilirim. Ve her gün rutin bir şekilde yazmak, yazmayı hiç bırakmamak da önemli. Benim enstrümanım kalemim ve uzun süre yazmadığım zaman yazma becerimin gerilediğini, bir nevi kalemimin bana küstüğünü hissediyorum.