Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde ilkokul 8. Sınıf öğrencisi yüzde 50 zihinsel engelli 14 yaşındaki kız çocuğu F.B’nin babası öldükten sonra kimsesiz kaldığı için toplu tecavüze uğradığı dava 8 yıl sonra karara bağlandı. Mahkeme tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi.
Davayı Meclis’e taşıyan Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren’in soru önergesi şöyle: “Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tarafından Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 96. ve 99. Maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Türkiye'nin uluslararası sözleşmelere ve iç hukuk düzenlemelerine rağmen, siyasi karar alıcıların çocukların korunması için gerekli politikaları geliştirmediği ve yeterli önlemleri almadığı yaşanan cinsel şiddet ve istismar vakalarının artışından görülmektedir. Son olarak Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde, aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 21 kişi tarafından istismar edilen 14 yaşındaki zihinsel engelli F.B. ile ilgili dava, 8 yıl süren yargılama sürecinin ardından beraatla sonuçlanmıştır. Basına ve kamuoyuna yansıyan haberlere göre pedagoglar eşliğinde kendisini istismar edenleri teşhis eden ve haklarında ifade veren F.B., sanıkların kendisini ölümle veya ailesinden birisine zarar vermekle tehdit ettiklerini, çoğunun birden fazla kez kendisini istismar ettiğini, birçok sanığın yanında başka kişiler getirerek kendisini onlarla da para karşılığı ilişkiye zorladığını ve işkence gördüğünü ifade etmiştir. F.B., istismarın babasının ölümünden iki ay sonra başladığını söylemiş ve bir arkadaşının daha istismara uğramasının ardından polise giderek şikâyetçi olmuştur. İfadelerinde, "Annemi dövdüler, şikâyetten vazgeçmesi için para teklif ettiler. Yurtta kalmak istemiyorum, beni annemin yanına gönderin" demiştir.
F.B’nin öğretmeni A.C., mahkemedeki ifadesinde öğrencisinin zihin problemi nedeniyle rehabilitasyon merkezine geldiğini, darp izleriyle dolu olduğunu, vücudundaki morlukların 2-3 haftada bir tekrar ettiğini anlatmıştır. Geriye dönük HTS kayıtlarında, sanıkların birçoğunun F.B.’nin annesini defalarca aradığını tespit edilmiştir. Çocuk izleme merkezindeki uzman psikolog tarafından tutulan gözlem raporunda, F.B.’nin normal mental kapasiteye sahip olmadığı, zekâ yaşının gerçek yaşına uygun olmadığı ve çabuk kandırılabilir olduğu belirtilmiştir. Adli tıp kurumu tarafından da istismara maruz bırakıldığı rapor edilmiştir. Savcı mütalaasında, tüm sanıkların delil durumuna göre, çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve cebir, şiddet, hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak suçlarından cezalandırılmalarını istemiştir. Ancak mahkeme, tanık ifadelerinin görgüye dayalı olmadığını, mağdur kızın ifadelerinin ise birbiriyle çeliştiğini, cinsel istismarın kesin tarihlerinin belirlenemediğini ifade etmiştir. Ayrıca, suç tarihi ile şikâyet tarihi arasında uzunca bir süre geçtiğini, mağdurun ifadelerinin somut delillerle desteklenmediğini, çelişkili ve soyut ifadeleri dışında sanıkların cezalandırılmalarına yeterli delil bulunmadığını belirterek beraat kararı vermiştir. Üye hâkim ise sanıkların cezalandırılması gerektiği yönünde muhalefet şerhi yazarak, mağdurun ruh sağlığının bozulduğu ve istismara uğradığının ATK raporuyla sabit olduğunu, ayrıca zihinsel engelli olmasına rağmen beyanlarına itibar edilebileceğine dikkat çekmiştir. İstismara uğradığı tarihte 15 yaşından küçük olduğunun kemik yaşıyla da tespit edildiğini, teşhis ve ifadelerine göre sanıkların cezalandırılmaları gerektiği için karara katılmadığını vurgulamıştır.
Cinsel istismar vakalarında adaletin tecelli etmesi, savunmasız bireylerin korunması ve suçluların cezalandırılması noktasında büyük önem taşımaktadır. Resmi ve bağımsız kurumlarca yapılan istatistikler, son yıllarda Türkiye’de çocuğa yönelik şiddet ve cinsel istismar vakalarının üç kat arttığı ve ceza mahkemelerinde bu suçlara ilişkin dosya sayısının on binleri aştığı belirtilmektedir. 2023 yılında çocuğa yönelik cinsel istismar suçundan 7.088 kişinin cezaevine girdiği ve 7.108 kişinin beraat ettiği rapor edilmiştir. Bu bağlamda, mahkeme tarafından verilen beraat kararı, Türkiye’nin çocuklara yönelik şiddet ve cinsel suçlar bakımından içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermekte ve kamuoyunda büyük bir rahatsızlık yaratmaktadır.
Öte yandan, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan ceza alan hükümlüler için neredeyse yargı paketinde infaz değişiklikleri koşullu salıverme ve denetimli serbestlik imkanları genişletilmekte, ceza almış olanlar bile aslında cezasız bırakılmaktadır.
Bu bağlamda;
- Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde yaşanan istismar vakasında adaletin sağlanmaması ile ilgili olarak bakanlıklarınızca yürütülen bir inceleme veya soruşturma var mıdır?
- Mağdur F.B’nin ruh sağlığının bozulduğu ve istismara uğradığı ATK raporlarıyla sabitken, beyanlarına itibar edilmemesi ve tüm sanıkların beraat etmesi kararı hukuka uygun bir karar mıdır?
- Üye hâkimin şerhinde belirttiği gibi teşhis ve tanıkların ifadelerine göre sanıklar nasıl olur da beraat ettirilirler?
- Kamuoyunu derinden yaralayan beraat kararının bozulması için bakanlık olarak bir girişiminiz olacak mı?
- Mağdur F.B’nin kendisini ve ailesini öldürmekle tehdit edenler kimlerdir? Bu kişilerin tespit edilmesi için ilgili birimlere talimat verecek misiniz?
- Geriye dönük HTS kayıtlarından da görüldüğü üzere F.B’nin annesi sanıklar tarafından defalarca aranmıştır? Bu aramalarda mağdurun annesine ne denmiştir? Bu konuşmaların kayıtlarının alınması ve dava dosyasına eklenmesi için bir girişiminiz olacak mıdır?
- Türkiye genelinde cinsel şiddet ve istismar vakalarındaki artış karşısında, bu suçlara karşı alınan önlemler ve adli süreçlerin etkinliği hakkında bakanlıklarınızın bir değerlendirmesi var mıdır?
- Bakanlığınızın tuttuğu istatistiklere göre 2023’ten günümüze kaç çocuğa yönelik cinsel istismar suçundan dava açılmıştır? Bu davalardan kaçında sanıklar ceza almış kaç dava beraatla sonuçlanmıştır?
- Çocukların korunması ve cinsel istismar vakalarına karşı daha etkin politikalar geliştirilmesi amacıyla hangi adımlar atılacaktır? Bakanlığınızın bu konu üzerinde çalıştığı bir yasa teklifi var mıdır?
- Mahkemelerde yaşanan benzer davalarda çocuk mağdurların ifadelerinin ve tanıkların daha etkin şekilde değerlendirilebilmesi için hangi yasal ve idari düzenlemeler yapılacaktır?”