DİYARBAKIR CAMİLERİ-1
Hurriler’den başlayarak Osmanlılara kadar uzanan yoğun bir tarihi geçmişi bulunan Diyarbakır, yüzyıllar boyu dinsel hoşgörüden uzaklaşmamış, etnik ve dinsel mozaiğini her dönemde korumuştur. Bu nedenle Diyarbakır da farklı dönemlere ait birçok mabet yapılmış ve bunların çoğu günümüze gelmiştir.
Ulu Camii
Şehirdeki tarihi camilerin en büyüğü ve en ünlüsü olan Ulu Cami, Anadolu’nun ilk ve en eski camilerindendir. Ünlü Şam Emeviye Cami´nin yansıması olarak yorumlanan Diyarbakır Ulu Camii, İslam âleminin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilmektedir. İki camisi(Hanefiler ve Şafiler Bölümü), iki medresesi(Mesudiye ve Zinciriye), doğu-batı maksuresi, minaresi, abdesthane ve bütün bu külliyenin ortasında büyük dikdörtgen bir avlu bulunmaktadır. Avluda 900 yıldan fazla bir geçmişe sahip güneş saati, ünlü bilgin El-Ceziri’nin eseridir.
Kale Camii (Hz. Süleyman-Nasırıye Camii)
Cami Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1160 yılları arasında yaptırılmıştır. Caminin bitişiğinde Halid Bin Velid´in oğlu Süleyman ile Diyarbakır´ın Araplar tarafından alınışı sırasında şehit düşen 27 sahabinin yattığı Meşhed bulunmaktadır. Sahabelerin burada olması burayı bir ziyaretgâh haline getirmiştir. Caminin en önemli özelliği Hz. Ömer döneminde Diyarbakır’ın fethinin buradan başlamasıdır.
Safa (Parlı) Camii
Akkoyunlu Döneminde yapılan caminin inşasında, kullanılan malzemelere karıştırılan bir bitkiden çıkan mistik kokudan dolayı camiye parlı, yani kokulu cami denilmektedir. Yapı kendisinden çok minaresiyle ün yapmıştır. Kaideden başlamak üzere külahına kadar kufi ve nesih yazılar, değişik biçim ve desenlerle bezelidir.