İlkbahar veya sonbahar mevsimlerinde yaşanılan hava, nem, sıcaklık, gece gündüz süreleri gibi değişikliklere vücudumuz tarafından adapte olmaya çalışır.

Kış aylarını geride bıraktık ve bedenimiz değişikliklere adapte olmaya çalışırken bağışıklık sistemi baskılanıyor. Daha çabuk hastalanmamıza, nezle, grip, burun akıntısı, öksürük gibi üst solunum yolları hastalıkları bağışıklığı zayıf olanlarda daha çok görülebilir. Bağışıklık sistemi organlardan, beyaz kan hücrelerinden, proteinlerden ve kimyasallardan oluşan vücudun birincil savunma mekanizmasıdır. Vücudu enfeksiyonlara karşı koruyan, karmaşık bir ağ olarak tanımlanabilir. 

Bağışıklığımız zayıfladığında bakteri, virüs, mantar, parazit, polen ve kötü huylu hücreler hastalık etkisi artmaya başlar. Bağışıklığımızı güçlü tutmak için yeterli ve dengeli beslenmek en önemi faktörlerdendir. Vücudumuzun ihtiyacı kadar yeterli enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineraller, prebiyotikleri ve antioksidanları dengeli almalı. Yetersiz enerji almak vücudu halsizlik, yorgunluk, tükenmişlik, baş ağrısı ve odaklanma sorunları yapabilir. Günlük 2-3 porsiyon süt ürünü yoğurt, ayran, kefir ve peynir tüketmek, 1-2 porsiyon et, tavuk, balık, yumurta gibi ürünleri tüketmek yetişkin insanın protein ihtiyacını karşılayabilir. Şekerli, hamurlu tatlılar gibi basit karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidrat kaynağı olan tam tahıllı ürünleri, buğday, çavdar, yulaf ve ürünlerini günlük 6-11 porsiyon tüketilmeli. 

Mevsim sebze ve meyvelerini günlük 5 porsiyon kadar tüketilmesi gerekli lif, antioksidan, prebiyotiklerin bir kısmını almamızı sağlar. İlkbahar mevsiminde portakal, limon, can eriği, çağla, havuç, şalgam, tere, roka, dereotu, marul, taze soğan, taze sarımsak, nane, maydanoz, enginar, bezelye gibi sebze ve meyveler tüketilebilir. Bağırsak florası dediğimiz vücudumuzun ikinci beyni milyarlarca bakteri barındırmaktadır. Bu bakteriler bağışıklığımız üzerinde de etkisi büyüktür. Bağırsak bakterilerimizi besleyen prebiyotikler frukto-oligosakkaritlerdir bunlar sebze, meyve ve kurubaklagillerde çokça bulunur. Bağırsak bakterilerimize takviye edici probiyotikler ise yoğurt, kefir, ayran, turşu, şalgam suyu gibi fermente ürünlerde bulunur. Çinko, demir, selenyum, magnezyum gibi mineraller bağışıklığımız üzerinde doğrudan etkilidir.

Kırımızı et, ciğer, tavuk, balık, fındık, fıstık, ceviz, badem gibi kuruyemişler, kuru fasulye, mercimek, nohut, barbunya, soya fasulyesi gibi kurubaklagil ürünler bağışıklığımız için çokça vitamin ve mineral bulundurur. A, C, B grubu, Folik asit, D ve E vitaminleri bağışıklığımızı destekler. C vitamini ve folik asit portakal, limon, tere, roka, maydanoz gibi sebze ve meyvelerde bolca bulunur. Büyük boy bir portakal günlük C vitamini ihtiyacımızı karşılar. Meyve ve sebzeler içerdiği karotoneoid, flavonidler açısından zengindir,  ihtiyacımız olan antioksidanlardır. Vücudumuzda oluşan zararlı maddeleri yok etmeye çalışarak bağışıklık sisteminin önemli aktörlerindendir. 

E vitamini bağışıklığımızın güçlü olmasında katkıda bulunur. Ceviz, fındık, badem, ay çekirdeği, kabak çekirdeği gibi yağlı tohumlar E vitamini açısından zengindir. Günlük 1 avuç içi kadar tüketmek bağışıklık için faydalı olacaktır.  Omega 3 deniz ürünlerinde en çok uskumru, sardalya, somon gibi balıklarda ve kuruyemişlerde bulunur. Günlük yeterince sıvı almamız bağışıklığımız üzerinde etkilidir, atıkların atılması, vücut ısısının korunması için günlük vücut ağırlığımızın yüzde 3’ ü kadar su tüketilmeli. Yetişkin bireyler 12-15 bardak su tüketmeli. Çay, kahve ve alkol sıvı kabul edilmez, diüretik idrar artıcı eksinden dolayı hesaplanmaz. Ayran, kefir, taze sıkılmış meyve suları, nane-limonlu sular sade suyu tüketemeyenlere önerilebilir. Günlük 30-45 dk yürüyüş yada egzersiz yapmak, 7-8 saat karanlık, gürültüsüz kaliteli gece uykusu uyumak, sabah zinde mutlu uyanmak, gün içerisinde daha az stres yaşamak, hobilerini gerçekleştirmek, sevilmek, bağışıklık sistemimiz üzerinde etkili olan faktörlerdendir. Güneş ışıklarının dik geldiği öğle 10-14 saatleri arasında kol ve dizlerimize kadar açık olan direkt güneş ışığını görecek şekilde 10-15 dk güneşlenmemiz D vitamini vücudumuzda sentezlenmesine neden olarak bağışıklığımızı destekler. D vitamini eksikliğinde doktorunuzdan takviye alınabilir.