Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk, Diyarbakır'a birincisi 1916’da kolordu komutanı olarak, ikincisi ise cumhurbaşkanı sıfatıyla 1937’de demiryolunun açılması dolayısıyla gelmişti. Her iki gelişinde önemli çalışmaları gerçekleştirmiş olan Atatürk, özellikle şehre 1937 yılındaki gelişinde yüzlerce Diyarbakırlı tarafından karşılanmıştır.

MUSTAFA KEMAL KOLORDUSUNU SİLVAN'DA KURDU

Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Cephesi’nden sonra Sofya’ya gitmiş, henüz Sofya’dayken 16. Kolordu Komutanlığına atanmıştı. Birkaç ay sonra resmi adı ‘‘Kafkas’’ olan doğu cephesinde aynı adla kurulan ve iki tümenden oluşan yeni bir kolurduya tayin edilince, 27 Şubat 1916’da Edirne’den ayrılarak 13/14 Mart tarihinde Diyarbekir’e ulaştı. 1 Nisan tarihi itibariyle mirliva (tuğgeneral) rütbesini aldı. Artık ona ‘‘Bey’’ değil ‘‘Paşa’’ diye hitap edilecekti. Mustafa Kemal kolordusunu 16 Nisan’da Silvan’da kurdu. Silvan’da bulunduğu süre içinde mülkiyeti o tarihlerde Hazrolu Mehmet (Budak) Bey’e ait olan, sonradan Emin Yörük’e intikal eden evde kaldı. Karargâh binası ise Silvanlı Sadık (Üstün) Bey’e ait olan ev sonradan ‘‘Gazi İlkokulu’’ olarak kullanılan binaydı.

SİLVAN'DAKİ KOLORDUSUNDA BİTLİS'İ KURTARDI

Bu cephede, kendisine verilen Van Gölü güneyinden Çapakçur Boğazı’na kadar yaklaşık 80 kilometrelik uzunluktaki arazide birçok muharebe oldu. Bu muharebelerin bazılarını bizzat idare etti. Önceleri Ruslar karşısında gerileyen Osmanlı Ordusu, Ağustos’tan sonra taaruza geçti. 6 Ağustos’ta Mustafa Kemal’in emrindeki 16. Tümen Muş’u tekrar ele geçirdi. Ertesi gün Bitlis’i ele geçirerek Van Gölü’nün güneyine kadar ilerledi. Bu başarı dolayısıyla kendisine altın kılıçlı ‘‘imtiyaz’’ madalyası verildi. Ancak Rusların aynı ay sonunda tekrar saldırısıyla Mustafa Kemal askerlerini güneye çekip karargâhını yeniden Silvan’a taşıdı. Muş tekrar Rusların eline geçti ama Bitlis Osmanlılar’da kaldı.

9 TEMMUZ 1917 TARİHİNDE DİYARBAKIR’DAN İSTANBUL’A HAREKET ETTİ

Ahmet İzzet Paşa izin alıp başkente gitmesinden sonra Mustafa Kemal, 5 Mart 1917’de 2. Ordu Komutalığı görevine atandı. Bunun sonucunda 11 Mart 1917’de, Silvan’da bulunan 16. Kolordu Karargâhı da II. Ordu Karargâhını teşkil etmek üzere Diyarbakır’a taşındı. Karargâh binası, İçkale’de şimdi ‘‘Komutan Atatürk Müze ve Kütüphanesi’’ olan binaydı. Mustafa Kemal’in buradaki ordu komutanlığı sırasında kurmay başkanı olarak görev yapan başta İsmet (İnönü) Bey (sonra Paşa) olmak üzere, daha sonra Kurtuluş Savaşı’nda orduya komuta eden başlıca subaylar bu vesileyle bir araya gelmiştir. Mustafa Kemal bu sırada kış mevsiminin gelmesiyle çarpışmaların durduğu dönemde günlük de tutmuştur. Sözkonusu görevini sürdürürken 7. Ordu Komutanlığı’na atanan Mustafa Kemal Paşa, 9 Temmuz 1917 tarihinde Diyarbakır’dan ayrılarak İstanbul’a hareket etti.

ATATÜRK, DİYARBAKIR’DA YER ALAN BELEDİYE ÖNÜNDEKİ MEYDANI PARK YAPMIŞ

Mustafa Kemal Diyarbakır’da bir süre eski Osmanlı Bankası, Kavasısagir Sokağı’nda bulunan 1980’li yıllar itibariyle mülkiyeti Hacı Sinan Özbastacı’ya ait olan eve yerleşti. Daha sonra ise önce ‘‘Gazi Köşkü’’ adı verilen Diyarbakır surları dışında bulunan ‘‘Sem’an Köşkü’’nde oturdu. Bu köşk, Akkoyunlu mimarisinin özelliklerini yansıtan geleneksel Diyarbakır evleri tipinde, geniş eyvanlı siyah-beyaz kesme taşlardan yapılmıştır. Eyvanın duvarındaki mermer sebilden havuza sular dökülmektedir. 1937’de Diyarbakır Belediyesi tarafından koruma altına alınan köşk onarımdan geçirilmiş ve ziyarete açılmıştır. Atatürk’ün doğumunun 100. yılı münasebetiyle köşk yeniden onarılmış ve çevre düzenlemesi yapılmıştır. Köşkün ikinci katındaki bir oda ve teras Atatürk’e ait eşyaların sergilendiği bir müze olarak kullanılmaktadır. Atatürk, daha sonra ise bir süre Pamuk Köşkü’nde kalmıştır. Mustafa Kemal Diyarbakır’da kaldığı dönemde belediye önündeki meydanı açtırarak park haline getirtti; belediye önünden Balıkçılar başına kadar olan Bağdat Caddesi’ni (şimdiki Gazi Caddesi) genişletti.

DİYARBAKIRLI KÜRT AŞİRETLERİ ATATÜRK’E BÜYÜK DESTEKLER SUNMUŞ

Milli Mücadele yıllarında Diyarbakırlı Kürt Aşiretleri Atatürk’e son derece büyük destekler sunmuş, bunun dışında hem lojistik, hem de askeri manada mühim hizmetler gerçekleştirmişlerdir. Filhakika Milli Mücadele’de çeşitli cephelerde gerçekleştirilen savaşlarda Milli Savunma Bakanlığı’nın verilerine göre 497 Diyarbakırlı şehit olmuştur. Bu rakama savaşa gönüllü olarak katılanlar, esir kamplarına düşenler, kayıp ve hastalıktan ölenler dahil edilmemiştir.

“BÖYLECE TÜRK İLE KÜRT MÜDAFAAYA KARARLI OLDUKÇA, BAĞIMSIZLIĞIMIZ KURTULACAKTIR”

Mustafa Kemal Atatürk bir ifadesinde: “Böylece Türk ile Kürt, bu iki öz kardeş, dindaş ele ele vererek mukaddes birliğini müdafaaya kararlı oldukça, Cenab-ı Allah’ın yardımıyla şüphesiz vatanımız, bağımsızlığımız kurtulacaktır... Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça, Türk ve Kürd’ün yekdiğerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam eyleyeceği ve hilafet makamı etrafında sarsılmaz bir vücut halinde dahil ve hariç düşmanlarımıza karşı demirden bir kale halinde kalacağı şüphesizdir. Cenab-ı Hak mesainizi makbul eylesin…” demiştir.

Cumhuriyet Dönemi’nde Atatürk’ün Diyarbekir’a bu ilk gelişi dolayısıyla Diyarbekir Belediye Meclisi’nin 2 Nisan 1926’da fahri hemşeriliğini kabul etmesi için telle haber verilmesi kararı alındı. Bu vesileyle Diyarbekir’a ilk gelişlerinde kaldığı Sem’an Köşkü kendisine hediye edilmiştir. Atatürk 5 Nisan tarihinde belediye meclisinin bu kararını kabul ettiğini bildirdi. Bundan dolayı her yıl 5 Nisan tarihi ‘‘Özel Bayram’’ olarak çeşitli etkinliklerle kutlandı.

 Mustafa Kemal Atatürk, fahri hemşerilik için yapılan çalışmayı şu şekide değerlendirmiştir: ‘‘Muhterem Diyarbekir halkının beni fahri hemşeri intihap etmek suretiyle hakkımda gösterdikleri kadirşinaslıktan mütehassıs oldum. Muhterem hemşerilerime selam ve muhabbetlerimin iblağını rica ederim.’’ 05.05.1926 Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal

ATATÜRK DİYARBAKIR'DA TEZAHÜRATLARLA KARŞILANDI

Atatürk’ün Cumhuriyet Dönemi’nde Diyarbekir’e gelişi 1937’de, yeni yapılan demiryollarının açılışı vesilesiyle gerçekleşti. Malatya üzerinden harekete geçen Atatürk’ün özel treni 15 Kasım 1937’de saat 14.10’da Maden’e vardı. İstasyon’da Diyarbakır Bölgesi Umumi Müfettişi Abidin Özmen ve Diyarbekir Valisi Mithat Altıok, kaymakam ve halk karşılandı. 15.10’da yeniden Diyarbakır’a hareket eden Atatürk 18:05’te Diyarbakır’a vardı ve tezahüratlarla karşılandı. Akşam yemeğinden sonra 21:05’te maiyetlerinde Başbakan Celâl Bayar, İçişleri ve Bayındırlık bakanları ile halkevi, Orduevi ve Vilayet Konağı’nı ziyaret etti. Halkevi binasında, Halkevi Musiki Cemiyeti’nin icra ettiği dinleyerek takdirini bildirdi. Burada yaptığı konuşmada Mustafa Kemal şu cümleleri dile getirdi:

‘‘Yirmi sene sonra tekrar Diyarbakır’da bulunuyorum. Dünyanın en güzel ve en modern bir binası içinde, modern nefis bir müziği dinleyerek… Beşeriyetin medeni bir halkı uzurunda, bu halkın evinde, duyduğum zevk ve saadetin ne kadar büyük olduğunu elbette takdir edersiniz. Bunu kaydetmekte bahtiyarım.’’ Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal

Kaynakça:

Yrd. Doç. Dr. Bedrettin Kolaç, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, II. Baskı, İmaj Yayınevi, Ankara, Eylül 2011,  s.82-86. bkz.

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Atatürk'ü Anlama Platformu, S.23. bkz.

İhsan Işık, Diyarbakır Ansiklopedisi Cilt I, Elvan Yayınları, Ankara 24 Mart 2013, S. 119. bkz.

İhsan Işık, Diyarbakır Ansiklopedisi Cilt III, Elvan Yayınları, Ankara 24 Mart 2013, S.419.  bkz.

Haber: Devrim AKTÜRK

Editör: Devrim Aktürk