Yeşil Sol Partisi Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya’nın soru önergesi şöyle: “Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 96’ncı ve 99’uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla dilerim.
Kolluk güçleri sistematik olarak Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Zorava köyüne baskın yapmakta, köylüleri sebepsiz yere gözaltına almaktadır. Son olarak 21 Eylül 2023 sabahı asılsız bir gizli tanık ihbarıyla baskın yapılan köyde yurttaşlara silah doğrultulmuş, aramaya yapılan evlerde eşyalar dağıtılmış ve ev sakinleri kalkan olarak kullanılmıştır. Ahırda hayvan pisliklerine bastıkları ayakkabılarla evlerin için giren jandarmalar, galoş giymelerine rica eden ev sahiplerine ‘Biz galoş takmaya mecbur değiliz bu ayakkabılarla basar gireriz’ yanıtını vermişlerdir.
Aramalarda ihbar doğrultusunda bulgu elde edemeyen kolluk güçleri köyden ayrıldıktan sonra evleri basılan Tacettin Kardaş, Cahit Eren, Mürsel Bahtiyar ve Hayrettin Kardaş ifade vermeye çağırmıştır. Aynı gün Sur İlçe Jandarma Komutanlığına ifade vermeye giden 4 yurttaş hiçbir gerekçe olmaksızın 4 gün boyunca gözaltında tutulmuştur. Savcılık ifadelerinden sonra Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen Tacettin Kardaş, Cahit Eren, Mürsel Bahtiyar ve Hayrettin Kardaş, adli kontrol ve yurtdışı yasağıyla serbest bırakılmıştır.
Zorava köyüne 21 Eylül 2023’te düzenlenen baskın ve yurttaşlara kötü muamele ilk defa yaşanmamıştır. 30 Haziran 2020’de gerçekleşen baskında yine Tacettin Kardaş 2015 yılında yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle fiziki ve psikolojik işkenceyle gözaltına alınmış, jandarma karakolunda bir komutanın "Ya burayı seveceksiniz ya da terk edeceksiniz. Bu toprakları terk edip gideceksiniz" tehditlerine maruz kalmıştır.
14 Nisan 2021 tarihinde ise köy girişindeki istasyon durağının duvarında bulunduğu iddia edilen bir yazı” gerekçe gösterilerek, Zoravalı 4 genç kolluk güçleri tarafından işkence, kötü muamele, hakaret, hürriyeti tahdit, ayrımcılık ve kişinin hatırasına hakaret suçlarına maruz bırakılmıştır. Tacettin Kardaş rütbeli bir kolluk personelinin köylülere dönük “Bölücülük yapacaksanız, buradan Suriye’ye gidin, Irak’a gidin”, böyle yaparsanız bu köye karakol kurduracağım” diyerek söylem ve tehditlerde bulunduğunu, rapor hazırlamak için köye giden Diyarbakır Barosu inceleme heyetine aktarmıştır.
Farklı yıllarda gerçekleştirilen hukuksuz baskın ve işkenceler, Zorava köyüne yönelik sistematik bir yıldırma politikası uygulandığını göstermektedir. Yaşanan bu durumda kolluk kuvvetlerinin “devlet biziz” mantığıyla hareket ettikleri ve etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmeyeceğine dair olan inançları cezasızlık politikaların çok net bir sonucudur.
Bu bağlamda;
1) Diyarbakır Sur Jandarma Komutanlığının açık ve somut delil aramaksızın yalnızca gizli tanık beyanına dayanarak Zorava köyüne baskın düzenlemesinin gerekçesi nedir?
2) Zorava köylülerine yönelik 21 Eylül’de düzenlenen baskında, yurttaşlara işkence ve kötü muamelede bulunan kolluk personeli hakkında soruşturma başlatılacak mıdır?
3) 2020 ve 2021 yıllarında yine aynı köye düzenlenen baskınlardaki işkence ve kötü muamele uygulayan personeller soruşturma geçirdi mi?
4) Kolluk güçleri ve idari yetkililere temel insan hak ve hürriyetleri kapsamlı eğitimler verilmekte midir?
5) Son dönemde Diyarbakır, Şırnak, Hakkari gibi illerin iktidarın neredeyse hiç oy alamadığı köylerinde hukuki dayanaktan uzak gerekçelerle sabahın erken saatlerinde yüzlerce kolluk gücüyle operasyon düzenlenmekte, sokağa çıkma yasağı ilan edilmekte ve köylülerde huzursuzluk yaratılmaktadır. 90’lı yıllarda yakılarak boşaltılan Kürt köyleri 2020’li yıllarda yıldırma operasyonlarıyla mı boşaltılmak istenmektedir?”
Haber: Ejder Ediz IŞIK