Haber: Devrim AKTÜRK

Diyarbakır'da yapılacak olan ikili eğitim sistemi sürecinde öğrencilerin sabah saat 07.00'de derslerine başlanacağı ve 12.50'de sona ereceği öğrenildi. Yine öğlenci grupların da okul ders saatlerinin 13.00'de başlanacağı ve 18.30'da sona eriyor. Veliler ve eğitimciler ise bu durumun öğrenciler açısından olumsuz karşılandığını ve ders zilinin saatleri açısından değişikliğe gidilmesi gerektiğini talep ediyor. Yine bu konuyla ilgili öğrenciler açısından olumsuz durumların yaşanabileceğini söyleyen Psikolog Rojda Çeçen, karanlıkta okula giden öğrencilerin derslerde psikolojik olarak verimsiz bir eğitim süreci geçirebileceklerine dikkat çekti.

"DERSLERE OLUMSUZ YANSIYOR, İLK DERSLER VERİMSİZ GEÇİYOR"

Ders saatlerinden dolayı çocukların psikolojik sorunlar yaşamaması gerektiğini belirten Çeçen, "Okuldaki çocuklar gün ağarmadan okula gitmek zorunda kalıyor. Akşam saatlerinde de çıkıyorlar. Bu da derslere olumsuz yansıyor, beraberinde ilk dersler verimsiz geçiyor. Erken kalkmak, ders çalışmak gibi sorumlulukları da beraberinde getirdiği için de bu öğrenciler okula gitmek istemeyebilir. Sorumlulukların yanı sıra öğrencilerin akademik başarı ya da sosyal ilişkilerle ilgili kaygıları da, okula uyum sürecini zorlaştırmaktadır. İyi alınmış bir uyku, kahvaltı yapmış olmak, derse önceden hazırlıklı olmak, çocuğun okula hazır olduğunu gösteren etkenler arasındadır." dedi.

"ÇOCUKLARIMIZIN SABAHIN ERKEN SAATLERİNDE OKULA GİTMESİ OLUMSUZ ETKİLEMEKTE"

Çocukların karanlık doğmadan okulların yolunu tutmalarını psikolojik etkenler neticesinde ruh hallerinde kötü karşılaşabileceğini aktaran Çeçen, "Çocuklarımızın sabah uykusu almaması ve karanlıkta evden okula gitmek için çıkmaları birçok psikolojik ve psikomatik belirtiler görülebilir. Çocuklarımızın sabahın erken saatlerinde okula gitmesi maalesef olumsuz etkilemekte. 'Başıma bir şey gelecek mi' düşüncesine sebep olur. Bu da korkuya, kaygıya sebep olur. Çocuk, uykusunu almış olsa bile, henüz karanlık olduğu için zaman kavramını çocuk dünyasında anlamdırmaya çalışır. Aydınlık olduğunda okula gidilen dilim, geceyi ise eve dönme-uykuya hazırlanma dilimi olarak algılar. Sabah kalktığında hâlâ karanlık olduğunu gören çocuk, bunu anlamlandırmakta güçlük yaşayabilir. Uyanmamız, günışığının beyne ulaşmasıyla uyku hormonunun (Melatonin) azalmasına bağlı olduğundan 1 saatlik farklılık bile tüm sistemlerimizi olumsuz etkiliyor. Uyanma saatimizdeki 10-15 dakikalık farklılıkların bile daha duygu durumumuzu etkileyebiliyor." diye konuştu.

"KARANLIKTA OKULA GİTMENİN SORUNLARI ÇOK YÖNLÜ"

Karanlıkta okula gidilmemesi için ders saati değişikliğinin zaruri olduğunu söyleyen Çeçen, "Karanlıkta okula gitmenin sorunları maalesef ki çok yönlü. Nitekim bu sorunlara değinecek olursak; okula karşı fobinin oluşması, akademik başarının düşmesi, derse odaklanmakta zorluk, uykusuzluk, korku ve kaygı, ilgi ve enerjide düşüş, içe kapanma ve mutsuzluk görülebilir. Bunların dışında öfkeli ve saldırgan davranışlar olan vurma, bağırma, kontrolsüz davranışlar gibi sorunları da sergileyebilir. Keza çocuğunuzun kaygı düzeyine bağlı olarak psikosomatik belirtiler olan baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı gibi rahatsızlıklar da beraberinde görülebilir." şeklinde konuştu.

Editör: Mücadele Gazetesi