2004 yılında kurulan dernek hakkında Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi “Hizbullah'ın amacı doğrultusunda faaliyet gösterdiği” gerekçesiyle kapatılmasına hükmedilmiş, ardından Mustazaf-Der ile ilgili karar, Yargıtay tarafından onanmıştı.

Mahkemenin gerekçeli kararında, kapatma kararına ilişkin, "Davalı Mustazaflarla Dayanışma Derneği'nin, dernek tüzükleri belirtilen amaç dışında, mevcut anayasal düzeni yıkarak şerri esaslara dayalı teokratik bir devlet kurmayı amaçlayan yasadışı Hizbullah terör örgütünün amacı doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu, davalı derneğin yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle hüküm altına alınan dernek kurma özgürlüğünü, insan haklarına dayanan demokratik ve lak cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullandığı, böylelikle amacın kanuna aykırı hale geldiği anlaşılmakla söz konusu derneğin Türk Medeni Kanunun, 89'uncu maddesi uyarınca feshine karar vermek gerekmiştir" ifadelerine yer verilmişti.

Açılış programı, Mustazaflar ile Dayanışma Derneği Genel Merkezinin bulunduğu Diyarbakır merkez Bağlar ilçesi Şanlıurfa Bulvarı HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı önünde gerçekleşti.

Programda Mustazaf-Der Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz, açılış konuşması yaptı.

“AİHM İHLAL KARARI VERDİ”

Yılmaz, "Kolluk ve yargı kumpasıyla yasal ve izinli çalışmalarımızı suçmuş gibi gösterip gözaltına alma ve tutuklamaların yanında onlarca üyemize hapis cezaları verdirdiler. 2007'de başlayan bu keyfi uygulamalar ve saldırılar derneğimizin mahkeme kararı ile kapatılmasına kadar devam etti" ifadelerini kullandı.

Sözlerinin devamında Yılmaz, “Mobeselerin ve kolluk güçlerinin gözleri önünde farklı il ve ilçelerdeki şubelerimiz defaten saldırılara maruz kaldı. Bu saldırılarda bazı derneklerimiz kundaklandı, birçok üyemiz yaralandı. Hatta Yüksekova’da emniyet müdürlüğüne yaklaşık 500 metre mesafede bulunan dernek şubemiz çetelerce kundaklanmış, dernekte bulunan şube başkan yardımcısı Ubeydullah Durna, kolluk güçlerinin gözleri önünde şehid edilmiştir. Bize yapılan tüm saldırılarda olduğu gibi bu saldırıda da failler yakalanmayarak dosya faili meçhule bırakıldı ve zamanaşımından kapatıldı” dedi.

Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “2008 yılında Konya merkezli kurulan kumpas ile genel merkezimizin ve şubelerimizin bazı yöneticileri gözaltına alındı. Bazı dernek üyelerimizin yakınlarının karıştırıldığı bir adli olay ile dernek üye ve yöneticilerimize yönelik suçlamalar birbiri ile ilişkilendirilerek bir ceza davası açıldı. Derneğimizin ve üyelerimizin suça bulaştığı algısı oluşturuldu ve bu gerekçe ile derneğimizin kapatılma süreci başlatılmış oldu.

Söz konusu ceza davasındaki yargılama devam ederken Diyarbakır’da Mustazaf Der genel merkezinin kapatılması için alelacele dava açıldı.  Hukuk mahkemesinde açılan bu kapatma davasında, deliller toplanmadan ve ceza davasının neticesi beklenmeden derneğimiz hakkında kapatma kararı verildi.

2012 yılında kolluk ve yargı kumpası ile kapatılan derneğimizle ilgili bu hukuksuz ve keyfi karara karşı AİHM’e ihlal başvurusunda bulunduk. AİHM, 9 Şubat 2021 tarihinde bu başvurumuzu haklı bularak ihlal kararı verdi.

15 Temmuz sonrası yargıda yapılan bazı tasfiyelerden sonra Yargıtay incelemesinde üye ve yöneticilerimiz aleyhine açılan ceza davasındaki kumpasın farkına varıldı.  Derneğimizin kapatılmasına gerekçe gösterilen bu ceza dava dosyası netice olarak Örgüt üyeliği ile suçlanan tüm üye ve yöneticilerimizin beraat etmesiyle sonuçlandı.

“MUSTAZAF DER İLE HİZBULLAH ARASINDA BAĞLANTI KURANLAR HAKKINDA HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILACAK”

Bu gelişmelerden sonra derneğimizin feshine karar veren mahkemeye yeniden yargılama için başvuruda bulunduk.  Yeniden görülen davada derneğimiz hakkında daha önce verilen fesih kararı kaldırıldı. Mahkeme kararı uyarınca valiliğin onayı ile derneğimiz yeniden aktif hale gelmiştir.

Mahkemenin bu kararından sonra Mustazaf Der ile Hizbullah arasında bağlantı kuranlar veya Hizbullah bağlantısı nedeniyle kapatılan Mustazaf Der diye başlayan haber yapanlar, yazı yazanlar ve konuşanlar hakkında hukuki süreç başlatacağımızın bilinmesini istiyorum.

“CEMEVİ VE TEKKELERE YASAL STATÜ VERİLMELİDİR”

“Devlet toplumdaki farklılıkları yok etme veya tek tipleştirme yerine bu farklılıkları bir zenginlik olarak görmeli, yasal zeminde çalışmalarının önünü açmalıdır. Bu kapsamda; dernek faaliyetleri kolaylaştırılmalı, dernek kapatma kriterleri zorlaştırılmalıdır. Fiili olarak suça bulaşan üye dışındaki diğer üyeler ve dernek tüzel kişiliği bu faaliyetlerden dolayı suçlanmamalıdır.

İslami ilimler ve dini hizmet konusunda büyük bir boşluğu dolduran Medreselere yasal statü vermelidir. Toplumda fiili olarak bir sivil toplum kuruluşu görevi gören, halkın dini, ibadi ve kültürel ihtiyaçlarına cevap veren cemaatlere ve tarikatlara ve bunların toplanma mekanları olan dergahlara, cem evlerine, tekkelere yasal statü verilmelidir. Bunun için tekke ve zaviyeleri yasaklayan mevzuat değiştirilmelidir.”

Editör: Mücadele Gazetesi