Soluduğumuz hava dışında yiyecek, kâğıt, inşaat malzemesi, ilaç gibi ihtiyacımıza kaynak sağlayan ormanlara artık minnetimizi gösterme zamanı gelmedi mi? Dijitalleşen dünyada aslında bizi hayata bağlayan ormanların önemini yeniden hatırlamak için bugün iyi bir başlangıç olabilir…
Yaşamın kaynağı ormanların faydaları
İlk madde elbette ki ormanların doğada yaşayan her canlı için muhteşem bir oksijen kaynağı olması. Havada bulunan %21 oranında oksijenin %56’sını sadece ormanlar üretiyor. 1 hektar çam ormanı yılda 30 ton oksijen üretirken 40 kişinin bir saatte havaya verdiği karbondioksiti yetişkin bir çam ağacı 1 saatte oksijene dönüştürüyor.
1 hektar çam ormanı havadaki 36.4 ton tozu süzüyor.
Hava kirliliğinin yaklaşık % 50’si ormanlar tarafından temizlenip dezenfekte ediliyor.
Ağaçlar; kar ve yağmur gibi yağışları yapraklar, dallar, gövdeler ve kökler ile tutarak sellerin oluşmasını önlüyor. Mesela yetişkin bir kayın ağacı kökleriyle 10 ton su tutabiliyor.
Ormanlar, barajların ekonomik ömrünü uzatarak ülke ekonomisine katkı sağlıyor.
Ormanlar, yaban hayatını ve av kaynaklarını korurken nesli tükenmekte olan hayvanların üreme, korunma ve barınma alanlarını oluşturuyor.
Yani, ormanlar canlı türlerinin yuvası!
Bitki örtüsü ve toprak içerisinde büyük oranda karbon depolayan ormanlar iklim üzerinde olumlu etkiye sahip. Sıcağı ve soğuğu dengeliyor. Yaz sıcağını azaltırken kış sıcaklığını artırıyor.
Ormanlar, radyasyonu önlüyor.
Binlerce tıbbi ve aromatik bitkiye ev sahipliği yapan ormanların sağlık sektörüne etkisi de oldukça önemli. Kullandığımız ilaçların dörtte birinden fazlası tropikal orman kaynaklı.
Ormanlar, orman içinde ve dışında yaşayan insanlara çeşitli iş alanları sağlıyor, işsizliği önlemede etkin rol oynuyor ve böylece insanların yaşam alanlarını genişletiyor.
Peki ya ormanlar sizi nasıl etkiliyor?
Ormanın genel faydalarını belki de birçoğumuz bilmiyorduk. Dünyanın en büyük çevre unsurlarından olan ormanların direkt insanlara faydasını biliyor musunuz?
Ormanlar gürültüyü azaltması ve oksijen kaynağı olması nedeniyle insan yaşamını daha sağlıklı hale getiriyor. Öyle ki, 50 metre genişliğindeki bir otobanın trafik gürültüsünü 20-30 desibel azaltıyor.
Araştırmalara göre doğada yaşanılan deneyimler ile akıl sağlığı arasında olumlu anlamda doğrudan bir ilişki var.
Ormanlar aynı zamanda insanların bilişsel işlevini de geliştiriyor.
Ormanlarda sıklıkla zaman geçiren kişiler daha az ağrı çekiyor.
Sık sık ormanlarda yürüyüş yapan kişiler günlük yaşam aktivitelerini sağlıklı bir şekilde tamamlayabiliyor ve kaliteli uyku uyuyor.
Ormanlarda yapacağınız egzersizler ise ruh halinizde ve özsaygınızda olumlu yönde gelişmeye neden oluyor.
Doğada daha çok vakit geçiren insanlar dünyaya ve yaşadığı çevreye aidiyet hissi beslemeye başlıyor. Aynı zamanda mutluluk ve huzur gibi pozitif duygular kazanıyor.
Peki ya çocuklar? Yazar Richard Louv’a göre çocukların ‘Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’ hastalığını yaşamalarının temel nedenlerinden biri ormanlar kadar açık ve temiz alanlarda az vakit geçirmeleri. Louv’a göre haftada 5 ile 10 saat arasında dışarıda vakit geçiren çocukların doğayla arasında daha güçlü bir bağ oluşuyor. Bu bağ, onların gelişimi ve iyiliği açısından oldukça önemli.
Ne acı ki ormanlar üzerinde zararlı olan faktörlerinin en önemlisi insanlar.
Doğadaki tüm canlıların beslenmeden sağlığa kadar her alanda yaşamına en büyük katkıyı sağlayan ormanlara insanlık olarak tek bir borcumuz var; onları korumak!
Nasıl?
Öncelikle çocuklar başta olmak üzere hepimiz Ormanların nasıl yararlar sağladığı ve nasıl daha iyi korunacağı konusunda bilinçlenmeliyiz.
Ağaçların belli bir düzen ve uzun vadeli plan içerisinde budama ve kesim işlemlerini yapmalıyız.
Odun kullanımını azaltarak ormanlarda ağaç kesimlerini azaltabiliriz.
Kesilen ağaçların yerine yeni ağaçları dikebiliriz.
Yangınlara neden olacak tüm eylemlerden kaçınılmalı. Ormanda ateş yakmak vb. eylemler ormana yapabileceğimiz en büyük kötülük.
Yeniden ağaçlandırma ve ormanlaştırma çalışmalarını yaygınlaştırmalıyız.
Orman ve orman ürünlerini (dal, kabuk vb.) doğru kullanmalıyız.
Ve tabii ki, ormanlara sahip çıkmalıyız!
Ormanlar sizi bekliyor!
Türkiye, biyolojik çeşitlilik açısından ılıman kuşakta yer alan en zengin ülkelerden biri. Ülkede ormanlar genellikle Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz bölgelerinin kıyıya yakın kesimleri ile dağlık alanlarında toplanıyor. Doğu Anadolu Bölgesi’ni güneyden bir yay halinde kuşatan Güneydoğu Toroslar da diğer ormanlık alanlardan.
1999 yılında Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), Avrupa’nın biyolojik çeşitlilik bakımından çok değerli olan ve acil olarak korunması gereken ormanlarını belirledi. “Avrupa Ormanlarının Sıcak Noktaları” olarak tanımlanan bu ormanlar içinde Türkiye’den de 9 sıcak nokta yer aldı. Listede yer alan Hatay’daki Amanos Dağları, Antalya’daki İbradi-Akseki Ormanları, İstanbul’daki İstanbul Ormanları, Artvin’deki Karçal Dağları, Kastamonu’daki Küre Dağları, Karabük’teki Yenice Ormanları, Rize’deki Fırtına Vadisi, Muğla’daki Babadağ ve Fethiye, Bozburun ve Datça Yarımadası, ormanlara olan vefa borcunuzu yerine getirmek için sizi bekliyor. Peki ne yapabilirsiniz? İlgili kuruluşlara bağışta bulunabilir, fidan dikme etkinliklerine katılabilir, ormanları korumak adına düzenlenen aktivitelere gönüllü olarak dahil olabilirsiniz. (Haber Merkezi)