Gediz’in Muhipler Mahallesi’nde ikamet eden yorgancı Ercan Erdoğmuş, “Bu mesleğe 1990’larda başladım. 3 yıl çıraklık 4 yıl kalfalık sürecinde çalıştım. Askerlikten sonra kendi iş yerimi kurdum. 1998’de kendi iş yerimi kurdum ve hala devam etmekteyim. Kendi iş yerim olmak üzere 33 yıldır bu işe devam etmekteyim. Mesleğe Gediz’de dayımın yanında başladım. Dayımın yanında öğrendim. Şu anda yastık, yorgan, nevresim takımı, yastık kılıfı, çeyiz yorganı, yer yatağı yapmaktayız. Müşterilerimizin eskiyen yastıklarını tekrar kabartmak sistemiyle eski haline döndürebiliyoruz. Genelde yün olduğu zaman müşteri kendi getiriyor. Biz de elyaf, pamuk, yün olmak üzere bu şekilde ürünleri satıyoruz. Genellikle yapılan yorganlarımız el işçiliğidir. Kışın daha soğuk olduğu için tercih üzerine yün, pamuk yorganları yapıyoruz” dedi.
"ESKİDEN YÜN YORGANLARA RAĞBET DAHA FAZLAYDI"
"Eskiden yün yorganlara daha çok rağbet vardı, daha çok çeyiz yapılıyordu" diye konuşan Erdoğmuş, "Yün yorganların hijyenik, sağlıklı, doğal olması bilhassa Gediz’imizin çevresinden elde ettiğimiz yünlerle eskiden işe rağbet daha fazlaydı. El işçiliğimiz, çeyizlik yorganlarımız ve iş potansiyeli daha fazlaydı. Tabi zamanla hazır sisteme döndüğü için bazı kesimler hazıra yöneldi. Bu da bizim işlerimizi etkiledi. El işçiliğimiz eskisi kadar rağbet görmüyor. Nesli tükenen el sanatlarından biriyiz şu anda" dedi.
"YETİŞTİRMEK İÇİN BİR ÇIRAĞIM OLMADI"
Yorgancı Ercan Erdoğmuş, "30 yıldır bu işi yapmaktayım ve yetiştirmek için bir çırağım olmadı. Eleman bulamadım. Şimdiki nesil bu işe pek heves etmiyor. Ben gücüm yettiğince, yapabildiğim sürece ölene kadar bu işi yapmaya devam etmek istiyorum. Çocuklarıma bu sayede ekmek yediriyorum. Bu meslek sayesinde üç kızımı da okutup bir yerlere yerleştirmek istiyorum. Tamamen el emeği, göz nuruyla yapılan bir iş" şeklinde konuştu. (İHA)