12 bin yıllık bir geçmişiyle onlarca medeniyete beşiklik etmiş Diyarbakır’ın uzun yıllar görmezden gelindiğini ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Diyarbakır’da cami, kilise, mescit gibi birçok tarihi yapının bir kısmının şahıslara satılıp bir kısmının ise kışla, yemekhane ve depo olarak kullanıldığını biliyor muydunuz?
Konuya ilişkin bir paylaşımda bulunan Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Derneği’nin (DKVD) şu ifadelere yer veriliyor:
DİYARBAKIR’DA CAMİ VE KİLİSELER DEPO OLARAK KULLANILDI
“Özellikle 1939-1945 yılları arasında devam eden İkinci Dünya Savaşı nedeniyle camiler askeriye tarafından kullanılır. Bazı cami ve kiliseler ise Toprak Mahsulleri Ofisi ve Ziraat Bankası tarafından hububat deposu olarak kullanılır.
Bu tarihi yapılardan Şeyh Matar Cami ve Surp Gragos Kilisesi’nin askeriye tarafından, Behram Paşa ve Hüsrev Paşa Camileri ise Ziraat Bankasınca buğday ambarı olarak kullanılır.
Her ne kadar 1936 tarihinde başbakanlık tarafından yazılan bir resmi yazıda bu tarihi yapıların asli görevleri dışında kullanılmaması gerektiği açıkça ifade edilse de 1940 tarihli bir resmi yazıda yapıların hala boşaltılmadığı anlaşılmaktadır.
HALK HARABEYE DÖNDÜRÜLEN CAMİLER İÇİN HAREKETE GEÇMİŞ
1944 tarihli başka bir resmi yazıda ise bazı camilerin Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından işgal edildiği, halkın cuma ve bayram namazlarından mahrum edildiği, tarihi camilerin harabeye döndüğü, bu durumun müftülükler ve vatandaşlar tarafından diyanete gönderilen mektuplarla bildirildiği yer alır. Yazıda artık bu işgal keyfiyetinin sona ermesi erdirilmesi ve camilerin ibadete açılması talep edilmektedir.
DİYARBAKIR BİR DÖNEM GÖRMEZDEN GELİNDİ
Tek partili dönemin modern kent politikaları sonucunda uzun süre görmezden gelinen Diyarbakır’daki tarihi yapılar bu şikâyetlerin neticesinde boşaltılır ve bir kısmı ibadete açılır.”