Diyarbakır’da Sinema Akademisi Açılmalıdır

Uzun zamandır kağıt karalamıyor, yazılarla dizelerimi oluşturmuyordum. Çünkü Diyarbakır ilimizin belli başlı sorunlarının yanında, ne gibi bir çalışmayla bu güzel kenti tanıtabiliriz diye düşünüp duruyordum. Şehrimiz Diyarbakır turizmle mi tanıtılır diye soracak olursanız, bu konuyla alakal çalışmalar sürüyor ve halen devam ediyor. Gastronomi mi, Mücadele Gazetemizin yaptığı 24 Şubat tarihinde “Diyarbakır neden gastronomiyle anılmıyor?” manşet haberiyle çalışmaların başlamasına vesile olunduğundan dolayı bu hususu da es geçiyorum. Surların onarılması ve restorasyonu mu, onunla alakalı da şu anda yoğun bir çalışmanın olduğunu görmekteyiz. Fakat bu kente daha farklı ve daha modern bir şekilde nasıl katkı sağlarız? İşte, burada 1895-1896 tarihlerinde Lumier Kardeşlerin keşfiyle başlayan “Cinematographe” kavramıyla ileriki süreçlerde zihinlerimize kazınan sinema devreye giriyor.

 

Sadece Diyarbakır ilimizde değil, son zamanlarda Türkiye’nin tamamında sinemaya dönük olumlu rağbet ve güzel çalışmalar ön plana çıkıyor. Ancak bunların yanında önemlikle gençlerin bu güzel düşüncelerini zaafiyete uğratan ve onlara, “Sizi meşhur edeceğiz” denilerek ortaya çıkan dolandırıcılar da gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu kişiler adlarına ajans denilerek kurdukları birçok bilfiil şirket adı altında oyunculuk seçmeleri yaparak, insanların paralarını tabiri caizse çalıyor ya da onları batıda oynatacaklarını söyleyerek paralarını alttan yürütmeye, çalmaya girişiyorlar. Keza son zamanlarda bu olayların art arda gelmesi, benim gibi amatör bir yönetmeni ve bir sinemaseveri derinden hüzünlendirmektedir.

 

Peki, bunun önüne nasıl geçebiliriz? Elbette ki başarılı, kendini kanıtlamış, en azından birkaç projede yer alarak isim kazanmış insanları Diyarbakır’a davet ederek, onlara burada gençlerimiz başta olmak üzere, vatandaşlara sinema akademisi vermeleriyle sağlanabilir. Diyarbakır ilimizde kısa film kursları, fotoğrafçılık kursları, vb. kurslar mevcuttur. Amma velakin bunlar sinema gibi analitik düşünce yapısını ortaya çıkaran projelerle kıyas dahi edilemeyecek derecede düşük seviyededir. Çünkü sinema başlı başlına bir düşün yapısı, felsefik bir konuma sahip olarak olgusal bir biçimde kıymet arz eden meseledir. Bu sebeple Diyarbakır ilimizde, alanında başarı sergilemiş sinemacıların en az 1 ay, en fazla 3 ya da 6 aylık açacakları akademik eğitimle beraber gençlerin, vatandaşların, kursiyerlerin bilgilenmeleri ve hatta başarılı olmaları sağlanmış olacaktır. Keza bu akademide başarı sergileyen isimler kazandıkları tecrübelerle yönetmen, senarist, oyunculuk, velhasıl kelam sinemaya dönük birçok çalışmada yer almalarına vesile olunmuş olacaktır. Mamafih burada devreye şu soru çıkıyor, bu akademi kimin yönetiminde açılacak? Şahsımca bu çalışmayı en azından ilk etapta özel sektör adı altında sözde ajanslar değil de, Vali ve Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Sayın Münir Karaloğlu’nun bir çalışma yapmasını daha uygun ve daha etik görmekteyim. Filhakika yaşadığımız süreçte bilfiil olarak bu konunun özel sektörler olarak adlarını oluşturan sözde ajanslar değil de, kentin en üst mertebesinde yer alan ve yaptığı gastronomi girişimiyle vatandaşların takdirini kazanan Vali Karaloğlu’nun bir el atması, şahsımca daha etik ve daha kıymet arz eden bir mesele olacaktır.

 

Ayrıca Diyarbakır’ımızın tarihini bilenler bilir, geçmişini ise analiz edenler zikredebilir. Bu şehirde kimse ne bir dizi, ne de bir sinema filmi çalışmasında doğru dürüst yer almamaktadır. Filhakika sizlerin de iyi bildiği üzere bir şehri en iyi tanıtmanın yolu medyadır, medyanın da en güzel ve anlamlı halini sinema gibi mühim girişimi bulunan sektörler yapmaktadır. Kavganın ya da gürültünün yansıtılmadığı, şehrin tamamen en iyi tanıtımının yapılacağı güzel filmlerde, dizi projeleriyle Diyarbakır ilimiz hiç şüphesiz en güzel şekliyle yansıtılacak, başta Türkiye’miz olmak üzere tüm dünyaya tanıtılacaktır.

 

Umulur ki yazdıklarım birilerinin önemine ve değerine zikredilir.

Sevgiyle ve sinemayla kalınız…