İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlara dayanamadığı gerekçesiyle Manisa’nın Saruhanlı ilçesinde yaşayan ve Manisa’da bir çiçekçide çalışan 29 yaşındaki Engin Arslan 11 Ekim Çarşamba günü Gazze’ye gitmek için evinden ayrıldı. 3 çocuklu Arslan ailesinin iki oğlundan biri olan ve tüm ısrarlara rağmen evden ayrılan Engin Arslan, Uşak, Konya ve Hatay üzerinden Suriye sınırını geçti. Sınırdaki duvarı atlayarak Suriye’ye geçtiğini ve yakındaki bir köyde bulunan camide dinlendikten sonra yoluna devam edeceğini ablasına attığı kısa mesajla bildiren Engin Arslan’dan bir daha haber alınamadı. Gözü yaşlı aile en azından oğullarının yaşadığını öğrenebilmek için yetkililerden yardım istedi. 29 yaşındaki Engin Arslan’ın boynunda ve kolunda dövme olduğunu belirten ailesi tek istediklerinin evlatlarının nefesini duyabilmek olduğunu söyledi.

Son mesajı "Sınırı geçtim" oldu

Engin Arslan’ın ablası Emine Yavuz, “Kardeşim 11 Ekim Çarşamba günü öğleden sonra Gazze’ye savaşmaya gitmek için evden çıktı. Perşembe ve cuma günü öğlene kadar mesajlaştık. Cumadan sonra sınırımı geçtim diye mesaj attı bir daha da kendisine ulaşamadık. Uşak’tan ilerlediğini, Konya’da sonra Antakya’da olduğunu söyledi. En sonunda sınırı geçtim diye mesaj attı ve bir daha ondan haber alamadık” dedi.

"Sesini duyayım, yaşadığını bileyim yeter"

Engin Arslan’ın gözü yaşlı annesi Sultan Arslan (54), “Salı akşamı işten eve geldi. ‘Anne ben arkadaşıma gideceğim orada kalacağım’ dedi. Eşyalarını toparladı. Eşyalarını fazla toparlayınca şüphelendim. Oğlum sen arkadaşına gitmiyorsun diye ısrar edince, ‘Ben Gazze’ye savaşa gidiyorum’ dedi. Gitme desem de dinlemedi. Sabah 10.30 gibi evden çıktı. Ablasıyla mesajlaştı. Ben sizi merakta bırakmam, mesajlaşırım ama arayamam’ dedi. Çarşamba günü çıktı, perşembe, cumaya kadar, Cuma saat 14.00 gibi son mesajı ablasına attı. ‘Abla ben sınırı geçtim bir köye vardım camide dinleneceğim ondan sonrasını bilmiyorum’ dedi. O son mesaj oldu bir daha da ne bir haber ne bir mesaj. En azından bir soluğunu duysam, yaşadığını bilsem o da yeter. Nereye gitsek bir haber yok. Dinine çok düşkün bir çocuktu. Namaz kılardı. Gazze’de yaşanan haksızlıklara tahammül edemedi. ‘Ben gideceğim anne, ben burada yaşamak istemiyorum. Onları gördükçe ben dayanamıyorum, uyuyamıyorum’ dedi. Oğlum bir seninle olacak iş değil bu desek de ikna edemedik. Başka sorunu yoktu. Hiçbir şeyi yoktu. Sadece ‘Ben oralara gitmek istiyorum’ dedi. Olursam da şehit olurum olmazsam da belki geri de gelmeyebilirim’ dedi. Öyle yani. Gelmezse bile, kendi bulunursa, Allah nasip ederse gelmek istemezse de bir sesin duyalım, yaşadığını bilelim, başına bir şey mi geldi bilmiyoruz. Muammadayız şu an” şeklinde konuştu.

"Kafasına koyduğunu yapardı"

Oğlunun kafasına koyduğu işi yaptığını anlatan Baba Metin Arslan (56) ise şunları söyledi: “Kafasına koyduğunu yapardı. Çubuktan gözünü sakınmazdı. Öyle şaşaalı bir hayatı yoktu. Nerde olduğunu yetkililerden bulunmasını rica ediyoruz.” (İHA)

Editör: Mücadele Gazetesi