Deveraux, geçen ay Finniss Nehri yakınlarında çit inşa etmek için seyahat ederken bir billabongda (göl) durduktan sonra her şeyin başladığını anlatıyor.
Gölün çekilen sularının ortasında yüzen balıkları fark edip duraklayan Deveraux o sırada, 3,2 metrelik tuzlu su timsahının sağ ayağına yapışıp kendisini suyun içine çektiğini söylüyor.
BBC‘nin haberine göre Deveraux, timsahla verdiği hayatta kalma mücadelesini onun göz kapağını ısırarak kazandığını belirtiyor: “O kadar garip bir pozisyondaydım ki ama kazara dişlerim göz kapağını yakaladı. Oldukça kalındı, sanki deriye tutunmuş gibiydi geri çektim ve o da bıraktı. Sıçradım ve arabamın olduğu yere doğru büyük adımlarla ilerledim. Beni dört metre kadar kovaladıktan sonra durdu.”
Deveraux ardından koşarak arabasına doğru kaçtığını, timsahın kendisini dört metre kadar takip ettikten sonra durduğunu söyledi.
Daha sonra aracındaki havlu ve iplerin yardımıyla kanayan bacağına turnike yaptığını ve kardeşinin onu 130 km uzaklıktaki Royal Darwin Hastanesi'ne götürdüğünü anlattı.
Deveraux şanslı olduğunu kabul ediyor; "Beni başka bir yerimden ısırmış olsaydı sonuç çok farklı olabilirdi".
Çiftçi olay sayesinde "gözünün açıldığını", bundan sonra bataklık ve göl kenarlarında eskisi gibi dolaşamayacağını söyledi.
Timsahlar, Avustralya'nın Kuzey Toprakları bölgesinde önemli bir yere sahip.
Dünyada yabandaki en büyük timsah popülasyonu bu bölgede bulunuyor ve yasayla korunuyorlar.
Sayılarının 100 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
Tatlı su timsahları daha küçük ve daha az agresifken, tuzlu su timsahları 6 metreye kadar büyüyebiliyor. Bu timsahlar balık, kuş, yaban domuzu, kaplumbağa ve büyükbaş hayvanlarla besleniyor.
