Haber: Orhan YALÇIN

Kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesinin ve çocuk istismarının önüne geçmek için bugün tüm camilerde Cuma Hutbesi’nde “Çocuk Rabbimizin Kıymetli Emaneti" konusu okundu.  Cuma Hutbesi’ni okuyan Diyarbakır Sur’daki Nebi Camii imamı, birçok ebeveynin küçük yaşlardaki kız çocuklarının dini nikahını kıymak için kendilerine geldiğini ancak nikahı kıymadığını savundu. Birçok üniversite öğrencisinin de  dini nikah için kendilerine geldiğini belirten Nebi Camii İmamı, “Biz konuşmuyoruz diye bize mal edilen birçok şey var” dedi.

İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 2002 yılında 6 yaşındaki kızı H.K.G.'yi 29 yaşındaki Kadir İstekli ile dini nikahla evlendirmesi skandalının ortaya çıkması ve Gümüşel ile İstekli'nin tutuklanmasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığınca tüm camilerde olduğu gibi Diyarbakır’daki camilerde de bugün Cuma Hutbesi’nde “Çocuk Rabbimizin Kıymetli Emaneti"  konusu okundu. Diyarbakır Sur’daki Nebi Camii imamı, okuduğu Cuma Hutbesi’nde oldukça önemli bir bilgiyi de paylaştı.

Kız çocuklarını küçük yaşta evlendirmek isteyen birçok ebeveynin, çocuklarının dini nikahını kıymak için imam odasına geldiğini savunan Nebi Camii İmamı, dini nikahı kıymadıkları için ebeveynlerin kapıyı sertçe çekip gittiklerini söyledi. Evlilik cüzdanı olmadan dini nikahın tek başına eksik olduğunu belirten Nebi Camii İmamı şunları söyledi:

“DİNİ NİKAH TEK BAŞINA EKSİKTİR”

“İster büyük olsun bizim için fark etmez. Bizim için devletin koyduğu yasalar önemlidir, o da evlilik cüzdanıdır. Dini nikah da zaten tek başına eksiktir. Bunu bir hoca olarak söylüyorum Niye eksiktir; çünkü kadının bir güvencesi yoktur. Adam yarın gidip bu kadını boşarsa evli olduğunu ispat edemez. Hiçbir hakkını, hukukunu, mehrini talep edemez. Onun için eğer çocuklarımız evlilik yaşına gelmeden bizlere düşen görev anne baba olarak hiçbir hocaya gitmeyelim, nikahlarını kıyma konusunda onları zorlamayalım. Onun dışında bunu da söyleyeyim; benim çocuğum yapmaz demeyelim. Onlarca genç geliyor buraya. Damardan giriyorlar, hocam biz beraberiz, sen bizim nikahımızı kıy, ailenizin haberi var mı? var, bir de yemin ediyorlar maalesef. Ondan sonra peki ya evlilik cüzdanı. Gidip düğünü sonra yaparız. Sonra biraz konuşturuyorum. Bakıyorum ki ne annenin haberi var ne babanın haberi var. Kız çocukları dışarıdan gelmiş, burada üniversitede okuyorlar. Geliyorlar bize, camiye. Sayıları da az değil onu da size söyleyeyim. Ama biz konuşmuyoruz diye bize mal edilen birçok şey var. Yeri geldiği için söylüyorum, buna Allah’ı da şahit tutarak diye söylüyorum. Hiçbir kişinin resmi nikahı olmadan ya da belediyeden gün almadan biz nikahını kıymayız, bize düşen görev bu. Size düşen görev, çocuklarınızı, çocuklarımızı hep beraber onları bu yanlışlardan uzak tutmamızdır.”

İşte tüm camilerde okunan “Çocuk Rabbimizin Kıymetli Emaneti" konulu Cuma Hutbesi’nin özeti:

“Kıymetli Müslümanlar!

Maalesef çocuklarımızla ilgili vicdanlarımızı derinden yaralayan haberlerin öne çıktığı bir gündemin içerisindeyiz.  Bir yanda yaşanan savaşların ve trajedilerin, mülteci kamplarının ve yoksulluğun; diğer yanda ihmal, istismar ve insanlık dışı davranışların en büyük mağduru çocuklar oluyor. Bu mağduriyetlerden biri de “küçük yaşta evlilikler”, “çocuk evlilikleri”, “çocuk gelinler” gibi ifadelerle gündeme gelen aşırılıklardır.

Kız çocuklarını, aile kurma sorumluluğuna sahip olmadan evliliğe zorlamak ve bunu İslam dininden hareketle meşrulaştırmaya çalışmak, büyük bir günah, ağır bir vebaldir. Bu yanlış tutum ve söylemin İslam’ın evlilik anlayışıyla hiçbir ilgisi yoktur. Nerede, nasıl, ne zaman olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, çocukların ihmal ve istismarı, akılla, vicdanla ve ahlakla bağdaşmayan, insanlık dışı bir eylemdir. Çocukları mağdur eden, onların geleceklerini karartan hiçbir söz ve davranışın mazereti ve meşruiyeti olamaz.

Çocukların küçük yaşta evlendirilmesi ve çocuk istismarı vakalarının yüce dinimiz İslam ile anılması ve Müslüman kimliğinin zedelendiği bir sürece dönüştürülmesi asla kabul edilemez. İslam’a göre kadın ve erkek hem duygusal ve fiziksel, hem de ruhsal ve zihinsel olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilemez. Zira evlilik için sadece ergen olmak yeterli değildir. Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir. Nitekim ülkemizde evlilik yaşının asgari sınırı on sekiz olarak kanunlarla belirlenmiştir. Başta anne-babalar olmak üzere herkesin evlilik yaşı ile ilgili sınırlara riayet etmesi hem dini bakımdan gerekli bir davranış hem de ailede kalıcı huzur ve mutluluğu sağlamanın en temel şartıdır.

Çocuklarımıza yönelik her türlü ihmal ve istismara karşı hep birlikte mücadele edelim. Çocuk istismarı gibi son derece hassas bir konuyu bilinçaltı mesajlarla İslam ve Müslümanlarla ilişkilendirmeye çalışanlara karşı da uyanık olalım. Unutmayalım ki insanlık, çocukların güven ve huzurunu temin etmedikçe asla iyiliğe erişemeyecektir.”

Editör: Mücadele Gazetesi