Diyarbakır Tabip Odası’nın yaptığı açıklamaya göre, Diyarbakır'da ışın tedavisi yapan sadece üç merkez bulunurken, Batman ve Mardin’de ise hiç olmadığı belirtildi. Şanlıurfa’da ise sadece bir merkez bulunuyor.
Batman ve Mardin’de ışın tedavisi yapan uzman doktor hiç yokken, Diyarbakır’da dört, Urfa’da ise iki uzmanın olduğu belirtildi.
Diyarbakır Tabip Odası’ndan yapılan açıklama şöyle: “Sağlık alanında yaşanan eşitsizlik, özelleştirme, ticarileşme ölüm getiriyor. Bölge illerinde radyasyon onkolojisi alanında cihaz ve ilgili uzmanların eksikliği Diyarbakır başta olmak üzere bölge illerinde yaşayan kanser hastalarının yaşamına mal oluyor.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanelerinde radyoterapi (ışın tedavisi) ihale usulü ile bir firma tarafından sağlanmaktadır.
Radyoterapi cihazı ve ilgili uzman eksikliği nedeniyle hastaların gece yarılarına kadar ışın tedavisine alınması ve cihazın sürekli olarak çalışır durumda kalması nedeniyle cihazın sık sık bozulduğu bilgisi mağdur olan hastalar tarafından odamıza aktarılıyor.
Cihaz bozulduğunda, ilgili firma cihazı tamir etmediği/edemediği için hastaların tedavileri kesintiye uğruyor, hastalar kür sağlayacak/tedavi edecek ışın tedavisinden mahrum kalıyor. Uzun süredir cihaz tamir edilemediği için hastaların tedavileri aksıyor.
Işın tedavisi, özellikle kanserin tekrarlayabileceği durumlarda hayati önem taşıyor. Kanserin tekrarlayabileceği düşünülen hastalarda ışın tedavisi ve kemoterapi eş zamanlı yürütülmelidir. Zamanında yapılmış tedavi kanserin nüks olasılığını anlamlı olarak azaltıyor.
“DİYARBAKIR'DA IŞIN TEDAVİSİ YAPAN ÜÇ CİHAZ BULUNUYOR”
Çevre illere de hizmet vermek zorunda olan Diyarbakır'da ışın tedavisi yapan üç cihaz bulunuyor, Türkiye'nin diğer illeri ile karşılaştırıldığında bu sayı çok yetersiz görünmektedir. Şu anda DÜTF deki cihaz çalışmamakta, kentteki kamu hastanesinde sadece bir cihaz çalışmaktadır. Bu hastane de kanser hastaları ile dolup taşmış durumda.
Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere iller arasında çok ciddi bir eşitsizlik söz konusudur. Kanser gibi yarı-acil bir hastalıkta her geçen gün hastalar için hayati önem taşıyor. Sağlık otoriteleri yaşanacak ölümlerin sorumlusu olmak istemiyorlarsa sorunun kaynağına yönelik olarak bir an önce çözüm üretmelidir.
Yetkili mercileri hastaların daha fazla mağdur olmaması için, hastaların yaşamlarına mal olan bu sorunu gidermek üzere bir an önce harekete geçmeye çağırıyoruz.”