Diyarbakır’dan Mardin’e, oradan da Musul’a uzanan eski posta yolu, 19. yüzyılın ikinci yarısında bile aşılması zor geçitlerden ve taşlıklardan oluşmasının yanında aynı zamanda saldırılara da açıktır. Kara yoluyla 20 günde kat edilen bir mesafe, nehir yolunda kelek vasıtasıyla 5-6 günde kat edilebilmektedir. Öte yandan 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başlarında, keleklerle yapılan nakliyat, Musul’a deve ile yapılan nakliye ve taşıma ücretlerinin yarısına, katırla yapılanın ise yedide birine denk gelmektedir.
“NAKLİYE ÜCRETLERİNİN YÜKSEK OLMASI, TİCARETİN ÖNÜNDEKİ EN TEMEL ENGELDİR”
Kara yoluyla yapılan nakliye ücretlerinin yüksek olması, ticaretin önündeki en temel engeldir. Zira nakliye ücretleri, bölgeler arası ticaret imkânlarını sınırlaması bir yana, bölge içinde bile ticari faaliyetleri kısıtlayan faktörlerin başında gelmektedir. Söz gelimi tarımsal ekonominin hâkim olduğu bölgelerde kara yoluyla yapılan nakliye ücretlerinin yüksek olması tüccarların tarım ürünlerine erişimini kısıtlamaktadır. Üretimin bol olduğu senelerde ürünler, üreticinin elinde kalmakta ve çoğu zaman çürümeye yüz tutmaktadır. Bu durum, tarımsal ürünlerin ticari mal olma vasfını yitirmesine yol açmaktadır. Üretimin artırılması ve buna bağlı olarak ticaret hacminin geliştirilmesi için Fırat ve Dicle nehirlerinin ulaşım kapasitelerinin artırılmasının gerekli olduğu 19. yüzyılın son çeyreğinde mülki memurlar tarafından merkezî hükümete gönderilen layihalarda vurgulanmaktadır.
DİYARBAKIR’DA KELEKÇİLER
Ulaşım olanaklarının niteliği, ekonominin kapasitesini doğrudan etkilemektedir. Bu anlamda Dicle nehir yolunun Diyarbakır ekonomisi üzerindeki etkileri yadsınamaz. Nehir yolunda kullanılan kelekler, Diyarbakır ve çevresinde üretilen her türlü ürünün Musul pazarına, oradan da dünya pazarlarıyla bağlantısı olan Bağdat ve Basra pazarlarına nakledilebilmesini sağlamaktadır. Yine muhtemel işgallere karşı Irak’ın savunmasını sağlamak üzere konuşlandırılan idari ve askeri kadroların her türlü ihtiyacı da Diyarbakır’dan nehre indirilen keleklerle karşılanmaktadır. Bu da şehrin ekonomik hacminin genişlemesini sağlamaktadır. Bu yönüyle şehir ekonomisi, şehir ve çevresinin ihtiyaçlarının ötesinde bölgeler arası ticaret sahalarının gereksinimlerine göre mal ve hizmet üreten bir işleyişe imkân tanımaktadır.
DİYARBAKIR’DAN MUSUL’A
Keleklerin, devletin idari, askeri ve ekonomik amaçlarının gerçekleştirmesinin yanında, şehir ekonomisinin döngüsünde üstlendiği işlevler, bu vasıtayı imâl eden ve onu nehir yolunda kullanan bir kelekçi zümresinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Dicle’nin Diyarbakır-Musul arasında kalan kısmının, kelek dışında başka vasıtalara imkân vermeyen yapısı, kelekçiliği bölgesel bazda bir mesleğe dönüştürmüştür. (Haber Merkezi)