1. Akbük, Muğla

Gökova Körfezi’nin göz alıcı kıyılarından biri olan Akbük ile tanıştınız mı? Akbük’ün tertemiz ve ışıl ışıl bir denizi var. Kampçılar için önem taşıyan tatlı su kaynakları da çevrede mevcut. İskelenin bir ucunda ise sıralanmış minik tekneler göreceksiniz. Bu ufacık teknelerle körfezde bir tur atıp gününüze renk katabilirsiniz. Akbük’ün doğası sizi kendisine çekecek. Uzun ağaçların gölgesinde serinlemek yaz aylarındaki en güzel his olabilir. Burada sadece kedi ve köpekler değil ördek ve kaz sürüleri de oldukça evcil. Dilerseniz kıyının herhangi bir yerine havlunuzu atabilir ve denize girebilirsiniz. Ayrıca devasa iskeleye de bayılacaksınız. Akbük olabildiğince sakin ve doğanın sesini duyabildiğiniz bir yer. Doğa yürüyüşü yapmak için harika bir ortam sunuyor. Ağaçlı yol size tatlı rüzgarıyla yürüyüş boyu eşlik etmeye hazır. Sohbetlerin konusu Türkiye’de kamp tatili olduğunda Akbük adı mutlaka en az bir kez anılır.

2. İğneada Longoz Ormanları, Edirne

Longoz Ormanları, saatlerce çadırınızdan dışarıyı izleme isteği uyandıran benzersiz bir doğa harikası. Beğendik Köyü’nün arkasındaki bu oksijen deposu orman Erikli, Saka ve Mert göllerini kapsayan muhteşem bir alan. Ormana veya köye yakın yere çadırınızı kurabilir, vaktinizin çoğunu yüzerek ya da doğa yürüyüşleriyle bölgeyi keşfederek geçirebilirsiniz. Buranın kendine has ve nadir görülen bir ekosistemi var. Dişbudak, kızılağaç, göl soğanı ve kara leylek gibi pek çok canlıyla karşılaşacaksınız. Çadırınızı kurmak için Beğendik Köyü ormanının göllerle ve İğneada’dan akan deniz suyuyla bir araya geldiği alanı öneriyoruz. Sabah kahvaltılarınızdan birini köyde yapmalısınız. Misafirperver halk sizi gördüğünde sevinecek, yöresel tatlar kendinizi sanki bir ziyafetteymişsiniz gibi hissettirecek.

3. Gökçetepe, Saros Körfezi, Çanakkale

Kendisinden gizli cennet olarak da bahsedilen Gökçetepe mavisiyle de yeşiliyle de hayranlık veren bir doğa mucizesi. Filmlerde görürüz ya hani, başroldeki oyuncu uzun bir yolu geride bıraktığı anda güneş yüzüne çarpar ve büyüleyici bir yer dikkatini çeker. Gökçetepe Tabiat Parkı işte o yerlerden biri. Köy yolu ve ayçiçeği tarlalarından sonra denizle buluştuğunuz yolu takip edince tabiat parkını göreceksiniz. Park size birden fazla konaklama türü sunuyor. Dilerseniz çadırda, dilerseniz bungalov odada, dilerseniz karavanda kalabiliyorsunuz. Küçük tepelerin denizle bir araya geldiği, uzun uzun ağaçların gölgelik alanlar yarattığı bu yerde ilk tavsiyemiz ayakkabılarınızı çıkarıp toprağa yalın ayak basmanız olacak. Şehrin kalabalığından kaçarak derin bir nefes almayı hak ettiniz, temiz havayı içinize çekerek tatilinize başlayabilirsiniz. Deniz kıyısında iki farklı iskele var. Deniz kıyısına ağaç gölgeleri düştüğünde iskelelerden biri gölgede kalıyor ancak diğeri genelde güneşin altında kalıyor. Eğer yiyecek malzemenizi getirdiyseniz kendin pişir kendin ye taktiğini uygulayabilirsiniz. Yanınıza erzağınızı almadıysanız da parkın içinde mini restoranlar var. Gece parkın en tepesine çıkıp gökyüzünü seyretmelisiniz. Bulutlar yoğun değilse inanılmaz bir yıldız manzarasıyla karşılaşacaksınız.

4. Cunda Adası, Balıkesir

Balıkesir’in en harika yerlerinden biri olan Cunda Adası’nın dinginliği ve kendi halindeliği sizi kendine çekecek. Ağaç dallarının rüzgarla sallandığı, burnunuza her an bir tutam deniz kokusunun çalındığı ve güneşin batarken huzurun yükseldiği bir yer düşünün. Evet orası Cunda Adası. Buraya hem tekneyle hem de araçla gitme fırsatınız var. Çadır alanları olabildiğince geniş ve çadırlar birbirinden epey uzak mesafede. Butik ve otantik kafeleri, restoranları var. Tabii dilerseniz kendi yiyeceğinizi kendiniz de hazırlayabilirsiniz. Cunda’nın upuzun sahilinde yürümek ve şeffaf sularında yüzmekten fazlasıyla zevk alacaksınız. Adanın iç taraflarına doğru yürüdüğünüzde nostaljik bir hava sizi saracak. Arnavut kaldırımları ve taş yapıları göreceksiniz. Türkiye’nin kamp tatili için en doğru yerlerden biri olduğunu bir kez daha hissedeceksiniz.

5. Kaş, Antalya

Biri Türkiye’de kamp tatili mi dedi? O zaman Kaş’ta kamp tatili övgüleri başlasın. Biraz mübalağayı hoş görürseniz Kaş’ın bitki örtüsü çadır ve bungalov evlerden oluşuyor diyebiliriz. Antalya’ya bağlı olan tatil beldesinin neredeyse her yeri çadır kurmaya uygun. Beldenin cıvıl cıvıl neşesi, temiz havanın kaynağı ağaçları, boylu boyunca uzanan plajları ve gizemli tarihi atmosferi sizi kendine çekecek. Çadırınızı kurduktan sonra ilk işiniz koşa koşa denize girmek olacaktır. Kalkan Mahallesi’nden ulaşabileceğiniz Kaputaş Plajı, sizi berrak suyu ve kumsalıyla karşılayacak. Plajın yanında bir kanyon girişi göreceksiniz. İşte o kanyondan akan sularla deniz, berraklığını korumaya devam ediyor. Bir başka dünya harikası Gelemiş Mahallesi’ndeki Patara Plajı ise ziyaretçilerini her seferinde yeniden kendine hayran bırakıyor. Işıltılı kumsal ve hafiften esen rüzgar kendinizi bir Yeşilçam filminin içindeymiş gibi hissetmenize neden olacak. Zamanında pek çok filmde fon olarak burası kullanılmış. Burası yüzmenin yanında rüzgar sörfü yapmak için de ideal. Bu doğal hazineye deniz kaplumbağaları yumurtalarını bırakıyor. Farklı canlı çeşitlerini, mercan oluşumlarını ve karides sürülerini görmek isterseniz tekneye atlayıp Mavi Mağara’yı ziyaret etmelisiniz. Tarihe yakından bakma için de beldenin en tepesindeki Phellos Antik Kenti’ne çıkmalısınız. Bu durakların keyfini çıkardıktan sonra Kıbrıs Kanyonu ve Saklıkent Kanyonu ile tatilinizi taçlandırın. Doğal oluşumun, serin suyun ve bitki çeşitliliğinin muhteşemliği karşısında bir süre hayranlıkla kalakalın. Kaş’ta mutluluğun formülü belli: Gündüzleri doğada, geceleri çadırdasınız. (Haber Merkezi)

Editör: Mücadele Gazetesi