İl radyoları, Türkiye’nin kültürel mirasının önemli bir parçası olup, halkın sesi olmuş, toplumsal olayları aktarmış ve yerel kültürleri yaşatmış iletişim bağlantıları olarak bilinirken; 1930'lu yıllardan itibaren Anadolu'da, özellikle de kırsal bölgelerde yaşayan insanlara ulaşan bu radyolar, toplumsal yapıyı şekillendirmiş, kültürel değerleri canlı tutmuş ve milli birliği pekiştirmiştir.
DİYARBAKIR İL RADYOSU NASIL KURULDU?
Tarihçi ve yazar Yakup İskender Çeçen’in yaptığı araştırmalara göre; Diyarbakır'da bir il radyosu kurulması fikri, ilk kez 1959 yılında gündeme gelmiştir. 10 Şubat 1959 tarihli ve 4/11296 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, 27 ilde küçük ancak güçlü il radyoları kurulması kararlaştırılmıştır. Bu radyolardan biri de Diyarbakır İl Radyosu olacaktı. Ancak, ihaleye çıkarılan bu radyoların imalatı sırasında, 31 Mayıs 1961 tarihli ve 5/1260 sayılı yeni bir kararnameyle radyoların kurulacağı iller yeniden belirlenmiş ve Diyarbakır için il radyosu kurma kararından vazgeçilmiştir.
TMO VE RADYA YAYINI HİKAYESİ
Mücadele Gazetesi’ne konuşan Çeçen, “Buna rağmen, 1963 yılının Ekim ayında, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin Diyarbakır'daki telsizinin her gün 6,5 saat radyo yayını yapmasına karar verilmiş ve böylece kısa dalgadan 300 W gücünde yayın yapan Diyarbakır İl Radyosu faaliyete geçmiştir. Mart 1968’de TRT, kısa dalga üzerinden 1 kW gücünde bir verici kurmuş ve yayın saatlerini 12,5 saate çıkarmıştır. Türkiye genelinde her bölgenin radyo yayınlarına kesintisiz ulaşabilmesi amacıyla yapılan etütler sonucunda, Diyarbakır'a büyük ve güçlü bir radyo kurulması elzem görülmüştür. 28 Mayıs 1963 tarihli Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni kapsayacak 300 kW gücünde ve orta dalga bandında yayın yapacak olan Diyarbakır Radyosu’nun kurulmasına yönelik çalışmalar 1964 yılında başlamıştır. Diyarbakır İl Radyosu'nun bölgede güçlü yayın yapabilmesi için eksik olan verici istasyonu, verici teçhizatı, Japonya merkezli Nippon Electric Company firmasına ihale edilerek, 13 Ekim 1965 tarihinde sözleşme yapılmış ve verici binası tamamlandıktan sonra, 16 Kasım 1968’de montaj işlemi başlamış; 8 Kasım 1969’da ise yayına hazır hale getirilmiştir.” dedi.
STÜDYO BİNASI 1974 YILINDA TAMAMLANMIŞ
Çeçen’in değindiği bir diğer nokta ise, stüdyo binasının kuruluşuna yönelik. Çeçen, “Mali kısıtlamalar nedeniyle radyo stüdyosu, verici istasyonuyla aynı anda kurulamayınca, Diyarbakır stüdyosu olarak kullanılmak üzere bir bina kiralanmıştır. Bu binada iki program stüdyosu, bir yayın stüdyosu ve bir montaj odası bulunuyordu. Diyarbakır stüdyosu tamamlanana dek, radyonun 17,5 saatlik günlük yayınları bu binadan yapılmıştır. 1969 yılında Diyarbakır stüdyosu için bir arsa satın alınmış; mimari ve elektronik projeleri 1970’te hazırlanmış olan stüdyo binası, 1974 yılında tamamlanarak yayına geçmiştir. Yeni Diyarbakır stüdyosu; idari bölümlerin yanı sıra 50 m² ve 18 m² büyüklüğünde iki müzik ve dramatik yayın stüdyosu, 13 metrekare büyüklüğünde bir konuşma stüdyosu, yayın stüdyosu grubu, ana kumanda, ana yazımlama odaları, dört montaj ve üç dinleme odası, 50 metrekarelik bir prova odası, haber alma servisi, laboratuvar ve atölyelerden oluşmaktaydı.” diye konuştu.
DİYARBAKIR İL RADYOSU’NUN GİDER DAĞILIMI
Radyonun gider dağılımından da söz eden Çeçen, “Toplam maliyeti 20.251.375 TL olan Diyarbakır İl Radyosu’nun gider dağılımı şu şekildeydi: verici teçhizatı için 6.263.043 TL, inşaat işleri için 7.584.673 TL, anten direği ve teçhizatı için 2.240.443 TL, enerji teçhizatı için 3.210.000 TL, telefon bağlantıları için 150.919 TL ve çeşitli diğer işler için 747.415 TL harcanmıştır. Yayın frekansı 1061 kHz olan Diyarbakır İl Radyosu, gündüzleri Diyarbakır, Mardin, Siirt, Bitlis, Bingöl, Elâzığ, Adıyaman ve Urfa illerinin bazı bölgelerinde kesintisiz bir şekilde dinlenebilmekteydi. Gece saatlerinde ise Trakya ve Batı Anadolu'nun Ege bölgesi hariç tüm Türkiye’de ve ayrıca Suriye, Lübnan, Ürdün, Azerbaycan ve Irak’ın büyük bir kısmında yayınları dinlenebiliyordu. Bölgesel bir radyo olarak faaliyet gösteren Diyarbakır Radyosu, iletişim araçlarının sınırlı olduğu bu dönemde, yaklaşık 1.650.000 kişilik bir nüfusa ulaşarak bölge halkına büyük bir hizmet sunmuştur. Hülâsa, Diyarbakır İl Radyosu’nun başarıyla tamamlanan kuruluş süreci, Türkiye’de yerel radyo yayıncılığının güçlendirilmesi adına atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Bugün geçmişe bakıldığında, Diyarbakır Radyosu’nun kuruluşunun, bölge halkının kendi sesiyle buluşması ve ulusal yayıncılığın güçlenmesi açısından bir dönüm noktası olduğu açıktır.” Şeklinde konuştu