Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, partisine yönelik soruşturma kapsamında “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla yargılandığı davadan tahliye edildi. 14 eylem ve etkinliğe katıldığı ve hakkında “gizli tanık” ifadesi bulunması nedeniyle 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Bayındır’ın yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Bayındır ve avukatları Muharrem Şahin, Yunus Muratakan ve Burhan Arta hazır bulundu. Duruşmayı, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, DBP Amed İl Eşbaşkanı Hayrettin Altun, Halkların Demokratik Partisi Amed İl Eşbaşkanları Gülistan Atasoy, Zeyyat Ceylan, HDP milletvekilleri Remziye Tosun, Dersim Dağ, Nusrettin Maçin, Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi izledi.

Suçlamalara karşı savunması sorulan Bayındır, Aralık ayında kendisi ve partisinin 14 il eşbaşkanının gözaltına alındığı hatırlatarak, bu operasyon sonucu açılan bu davanın hukuksuz olduğunu söyledi. Hukuka aykırı açılan soruşturmanın Kürt sorununa bakış açısını yansıttığını vurgulayan Bayındır, “Hukuka aykırı olarak başlatılan bu soruşturma, Kürt sorununa bakış açısından kaynaklandığını biliyoruz. Lozan Antlaşması’ndan sonra Cumhuriyet tek dil, tek ırk üzerine, inkar ve imha üzerine inşa edildi. Bu süreçte toplumumuz da bu anlaşmayı kabul etmediğini gösterdi. Bu inkar ve imha süreci İstiklal Mahkemeleri’yle, Takriri Sükûn Kanunları ve özel yetkili mahkemelerle sürdürülüyor. Bu inkar ve ima sürecine karşı Kürtler 100 yıldır mücadelelerini sürdürüyor. Farklı yol ve yöntemlerle bu süreç devam ettiriliyor, dayatılıyor. Bu inkar ve imha, anti demokratik sürece karşı Kürt siyaseti çaresiz kalmamış, buna karşı mücadele vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti Kürt sorununu çözme cesareti göstermemiştir. Bu mesele 100 yıldır devam ediyor. Biz bunu her ne kadar Kürt sorunu olarak adlandırsak da bu aslında Cumhuriyetin kuruluş sorunudur” diye konuştu.

'AÇIKLAMALARIN TAMAMI HUKUKA UYGUNDUR'

Kürt siyasetinin, Kürt sorununun çözümü için verdiği mücadelenin şeffaf, demokratik ve hukuka uygun olduğunu dile getiren Bayındır, “Bizim mücadelemize yapılan saldırılar hukuka aykırıdır. Bana yöneltilen iddialar ciddiyetten uzaktır. 14 basın açıklaması suç olarak isnat ediliyor. Bu 14 basın açıklamasına DBP Eş Genel Başkanı olarak katıldım. Bu açıklamaların tamamı hukuka uygundur. Bunların hiçbiri suç değildir. Dosyadaki gizli tanık beyanı nedeniyle hakkımda soruşturma açıldı ve o soruşturmada hakkımda takipsizlik kararı verildi. Gizli tanığın ifadeleri ‘Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ hikayesi gibidir. İfadelerinde ne yer ne zaman ne de başka bir şey vardır. Benim hakkımda bir arşiv oluşturuldu, gizli tanık da o oluşturulan arşiv doğrultusunda ifade vermiştir, iddiaları soyuttur. Bana göre emniyetin fezlekesinden ibarettir” ifadelerini kullandı.

SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ

Bayındır’ın savunmasının ardından tutukluluk hakkında mütalaasını sunan iddia makamı, Bayındır’ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

İddia makamının tutukluluğun devamı yönünde verdiği mütalaaya karşı beyanda bulunan Bayındır’ın avukatı Muharrem Şahin, müvekkiline yönelik soruşturmanın 2019’da başlatıldığını hatırlatarak, müvekkilinin katıldığı eylemler eğer suç teşkil ediyorsa eylem sonrası neden bir soruşturma başlatılmadığını bu kadar süre beklenildiğini sordu.

Müvekkilinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukat ve ailesiyle görüştürülmesine yönelik yapılan açıklamaya katılmakla suçlandığını, bunu suç olmadığını belirten Şahin, “Müvekkilim, tutuklu ve hükümlülerin yasal haklarının kullanılmasına karşı ‘Kanunları uygulayın, haklarını sağlayın’ diyor. Bunun neresi suç? Tam tersi hukukun uygulanmasını istiyor” diye kaydetti.

'BURANIN İSMİ KÜRDİSTAN’DIR'

Müvekkilinin “Kürdistan” ifadesiyle de suçlandığını hatırlatan Şahin, “İster kabul edin, ister etmeyin, ister coğrafi anlamda, ister devlet anlamında anlayın buranın ismi Kürdistan’dır. Bu tarihsel olarak böyleydi. Bu hukuki olarak ceza gerektirecek bir durum değildir” diyerek, müvekkilinin derhal serbest bırakılmasını istedi.

'SİYASETÇİ NE YAPAR?'

Avukat Burhan Arta da, söz konusu soruşturma öncesi müvekkiliyle emniyetten farklı iddialara yönelik emniyette giderek ifade verdiklerini, müvekkilinin kaçma şüphesi olmadığını aktardı. Müvekkilinin siyaseti kıskaca almak için tutuklandığının altını çizen Arta, müvekkilinin HDP milletvekilleri Musa Farisoğulları ve Leyla Güven’in milletvekilliklerinin düşürülmesinin protesto edilmesi gösterisine katılmakla suçlandığını vurgulayarak, “Soruyorum: Siyasetçi bunu yapamayacaksa siyasetçi ne yapar? Gider kahvede okey mi oynar?” diye sordu.

'BODRUM KATI İDDİASI VAR AMA BODRUM KATI YOK'

Müvekkilinin partisinin seçim sonrası düzenlediği kutlama etkinliklerine katılmakla da suçlandığına işaret eden Arta, “AKP’liler de seçim sonrası etkinliklere katılıyor. AKP, MHP, CHP’liler de bunu yapar, onlara bundan dolayı soruşturma açılıyor mu? Burada DBP yargılanıyor. DBP’nin eğitim vermekle suçlanıyor. AKP, MHP bunu yapmıyor mu? Kadrolarını yetiştirmiyor mu? DBP’nin kozmik odasının var olduğu iddia ediliyor. Polis 3 ayda bir baskın yapıyor, öyle bir oda çıktı mı ortaya? Bodrum katında örgütsel eğitim ve toplantılar yapıldığı söyleniyor. DBP’nin bodrum katı yok. Mahkeme bunu hiç araştırdı mı?” sorularını yöneltti.

Avukat Yunus Muratakan ise müvekkilinin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı ile seçme ve seçilme hakkının bu dosya üzerinden yakılıp yıkıldığını ifade ederek, “Burada yargılanan sadece Keskin Bayındır değildir, büyük bir kesimin oy verdiği bir siyasi partidir” dedi.

'GÖREV VE YETKİ AŞIMI YAPILDI'

Yürütülen soruşturmanın DBP’ye yönelik olduğunu, soruşturma süreci boyunca müvekkili hakkında herhangi bir suçlamada bulunulmadığını belgelerle ortaya koyan Muratakan, siyasi partilere yönelik soruşturmaların ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görev ve yetki alanında bulunduğunu kaydederek, “Ama bu görev bir emniyet müdürü ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülüyor. Burada görev ve yetki aşımı yapıldığı nettir” ekledi.

TAHLİYE KARARI

Mahkeme, tutuklamaya ilişkin yapılan savunmalardan sonra verdiği kısa aranın ardından Bayındır’ın tahliyesine karar verdi.

Editör: Mücadele Gazetesi