Tarihler 1992’yi gösterdiğinde dönemin tek devlet kanalı olan TRT’ye demeçlerde bulunan ve önemli açıklamalara yer veren Diyarbakırlı sanatçı Sami Hazinses, hayat hikayesinden kesitler de sunuyor. Ömrünü sanata, sinemaya ve müzik dünyasına adayan Hazinses’in yaşamı ise dikkat çekiyor.
İLK KEZ 1948’DE SİNEMAYA AYAK BASIYOR!
İstanbul’un Tarlabaşı semtinin arka sokaklarındaki bir kahvehanede, dönemin TRT muhabirine konuşan Hazinses, ilk kez 1948 tarihinde kamera karşısına geçtiğini ve filmin başrol oyuncusunun Cüneyt Gökçer olduğunu söylüyor.
İLK ESERİ ZEKİ MÜREN TARAFINDAN SESLENDİRİLMİŞ!
İlk yaptığı eserin Hicazkar makamında olduğunu söyleyen Hazinses’in şarkı sözleri şöyle: “Bir dilbere müpteladır benim gönlüm/ Benim yarim, benim gülüm, benim ruhum/ Sevdalıdır ona kalbim, canım, ömrüm/ Benim yarim, benim gülüm, benim ruhum.”
Şarkısını Zeki Müren’e göstermek için yola çıktığını söyleyen Hazinses, “Zeki Bey’e dedim, ben bir şarkı yaptım. Bunu sizin sesinizden duyarsam dünyalar benim olur. Kendileri de benden notasını istediler. Kendilerine notasını takdim ettim. Sonra çektim gittim. Bana, yarın akşam yine gel, dedi. Adresini verdi bana. Ben de o masaya gittim. Şarkının notasını masaya koydu. Evvela siz okuyun, dediler. Ben başladım okumaya şarkıyı. Şimdi beraber okuyalım, dedi. Beraber de okuduk. Şimdi yalnız ben okuyacağım, dedi. Yalnız okudu. Bana sordu, nasıl buldunuz?, dedim, çok güzel.”