Diyarbakır'da bulunan, 2015 yılında Türkiye’nin 14’üncü miras alanı olarak Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklenen Hevsel Bahçeleri'ndeki çalışmalara karşı STK'ler suç duyurusunda bulundu. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Amed Şubesi Eşbaşkanı Abdussamed Ucaman ve Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Amed Şubesi Sekreteri Mahmut Özkeskin, yapılanların kanuna aykırı olduğunu ve Hevsel Bahçeleri'ndeki tarım alanının tehlikeye gireceğini ifade etti.

'BURAYI BOZUP RANTA AÇMA PEŞİNDELER'

Özkeskin, 2012 yılında yapılması planlanan ancak durdurulan Dicle Vadisi Projesi'nin yerine Kültür Park adıyla yürütülen resmi ve gayri resmi çalışmaları şöyle anlattı: “Hevsel Bahçeleri’nde Dicle Vadisi Projesi yapılmak istenmişti fakat aynı dönemlere denk gelecek şekilde Hevsel Bahçeleri için UNESCO başvurusu olmuştu ve 2015 yılında Dünya Kültür Miras Listesi'ne alındı. Listeye alındıktan sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Sur Belediyesi projeden tümüyle vazgeçti. Fakat imar plan değişikliği o dönemdeki sıkıntılardan dolayı bir türlü yapılamadı, son yıllarda da Diyarbakır belediyelerine kayyum atanmasından kaynaklı oranın imar planı halen aynı şekilde durmakta. Bizim aldığımız bilgilere göre, Hevsel Bahçeleri’nde ‘Kültür Park’ adıyla bir proje yapılmak isteniyor. Bunun için düşünülen araziler Sur Belediyesi tarafından kamulaştırıldı ve birçoğu da bitirildi. Zaten bir ay önce Dicle Nehri üzerinde Sur Belediyesi tarafından iş makineleriyle kum ve çakıl çıkarılmıştı. Bu konuya ilişkin barolarla birlikte suç duyurusunda bulunduk. Ancak imar yoluna yakın şekilde arsa sahipleri tarafından iş makineleriyle tarımsal araziler düzeltilip, araçların girebileceği pozisyona sokulmuş, hatta bununla birlikte Dicle Nehri’nin doldurulduğuna da şahit olduk. Bizim hissettiğimiz şey şu; orayı bozmaya yönelik hem halkı alıştırıyorlar hem de bozup ranta açma peşindeler.”

'YAPILAN ŞEYLER HUKUK DIŞI'

Arazi sahiplerinin işlem yaptığı söz konusu bölgenin dünya mirası listesinde yer alan tampon bölge olduğunu ve bu alanın tümüyle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile Sur Belediyesi tarafından takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Özkeskin, “Çünkü UNESCO burayı herhangi tarımsal bir arazi diye almadı. Orada bir sürü farklı canlı türlerin yaşadığı bir alan var ve 8 bin yıldır aynı şekilde tarımsal işlevler görülüyor. Burası dünyada nadir bir yerdir, nadir olduğu için o listeye girdi. Bundan dolayı belediyelerce korunması ve takip edilmesi gerekir. Tabii ki bu yapılan şeyler hukuk dışıdır. Bu yüzden biz de suç duyurusunda bulunduk” diye konuştu.

Bölgedeki değişikliklerin takipçisi olacaklarını sözlerine ekleyen Özkeskin, “Her zamanki şekilde teknik olarak takibini sürdüreceğiz, hukuki şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizim amacımız korumak, çünkü başka bir emsali Diyarbakır yok. Fakat şu an ki yöneticiler gelecekte burada olmayacaklarını düşündüklerinden dolayı buraları tahrip edip gitmenin peşindeler. Bir toplumu değiştirmek isterseniz hafızasını değiştirirsiniz, o toplumda artık ona verilen her şeye açık olur. O yüzden kente hem bu yönden hem de yapısal olarak zararları çok fazla” dedi.

'BU ISRARIN RANT AMAÇLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ'

ZMO Şube Eşbaşkanı Samet Ucaman ise yaklaşık 10 yıldır, Hevsel Bahçeleri ile ilgili çok kez kanunsuz müdahaleler yapıldığını dile getirerek, “Daha önceleri yapı rezerv alanı olarak ilan edildi, buna karşı orada yapının olamayacağıyla ilgili TMMOB’un itirazı olmuştu ve yürütme durdurulmuştu. UNESCO’nun dünya mirası alanı içerisine giren tampon bölgesinde bu kadar ısrarın rant amaçlı olduğunu düşünüyoruz. Çeşitli şekillerle buraya girmeye çalışıyorlar. Periferindeki alanın tümüne yönelik çalışma söz konusu. Mevcut sistem 5403 Toprak Koruma Kanunu'na muhalefetten kendi kanunu çiğniyor. Dolayısıyla kendileri bu kanunları çiğnemesine rağmen herhangi bir yetkili bu konuda karşı da çıkmıyor” ifadelerini kullandı.

'YOLUN YAPILDIĞI ALAN BİRİNCİ DERECE TARIM ALANI'

Çalışma alanında ciddi bir talanın ortaya çıktığını vurgulayan Ucaman, olası değişikliklerin sonuçlarına ilişkin şunları söyledi: “O bölgede yaklaşık 25 metrelik bir yol açılıyor ve Hevsel’in tam da içerisinde bir yol. Bu yol o bahçelerin tüm alanını tahrip edecektir. Çünkü yolun yapıldığı alan birinci derecede tarım alanıdır. Dolayısıyla birinci sınıf arazisini yok ediyorlar. Yolun girdiği bir yerde, yapılaşma olur ve bu yapılaşma da mevcut şehrin kendi planlamasına göre yapılmaz. Kadim Hevsel Bahçesi’ni tahrip etmek amaçlı bir yaklaşımdır. Bir sürü çalışma yaptılar ama tutturamadılar şu an ise kışın ortasında inşattın durduğu bir dönemde oraya gidip böylesi bir yolu açmanın mantığı sadece ranttır. Başka hiçbir açıklaması yok. Oradaki tüm tarımsal yapıları, üretim alanlarını yok etme pahasına o bölgeye o şekil giriliyor. Dolayısıyla oradaki alanda tahribatını gösterecektir. Tabii ki o alanın etrafında perifer oluşacak ve bu yapılar da tarımsal faaliyetler olmayacak. Binalar ve benzeri yapılar olacak. O alanımız maalesef böylesi zihniyetlerin sadece rant amaçlı yaklaşımlarından kaynaklı tarumar edilecek.”

‘SUÇ İŞLİYORLAR’

Dicle Bölgesi'ni dünya mirası olarak değerlendirdiklerini ifade eden Ucaman, şöyle devam etti: “Dünyada şu an Hevsel gibi tek bir bahçe yok. Şu an İndus, Nil, Çin’deki Sarı Nehri’ne gidildiği zaman artık orada tarımın yapılmadığı görülecektir. Günümüze kadar kalmış tek kadim bahçe Hevsel’dir. Böylesi bir alanı tahrip etme dünya mirasını tahrip etmektir. UNESCO heyeti daha bir iki hafta önce buradaydı. Heyetin gitmesini bekleyip hemen sonrasında girmeleri de düşündürücü. Bu bürokratların bu kente bir aidiyetleri, bir paylaşımları ve duyguları yok. Dolayısıyla bu kente böylesi bir aidiyeti olmayan kişiler rant amaçlı her türlü faaliyeti yaparlar. Kırklar Dağı taraflarında da yine çalışmalar var, dozerler girmiş. Bu neyin nesidir? Bunu kim hangi kanunla yapıyor. Bunların tümü suç unsurudur. Bu suçu da işliyorlar.”

Bu yıkıma karşı tüm resmi kurumlara itirazda bulunacaklarını da belirten Ucaman, şunları ekledi: “Usulü ve yöntemi biliyorlar, resmi yöntemlere göre bu işin yapılmayacağını da biliyorlar. Ama tarzları temcit pilavı gibi her seferinde farklı bir yöntemle ‘biz Hevsel’deki tarımsal araziyi nasıl yıkarız, nasıl yerle bir ederiz’ mantığı yatıyor. Sürekli motivasyonları budur.  Biz de buna karşı itirazımızı her türlü göstereceğiz. Hem Toprak Koruma Kurulu’na müdahil olması için yazı yazacağız hem de bu konuyla ilgili kent dinamikleriyle suç duyurusunda bulunacağız. Bunun seçime yönelik bir yatırım olduğunu görebiliyoruz. Rant alanı oluşturmaya çalışıyorlar ve bu konuda da itirazımızı her taraftan yükselteceğiz. Yaptıkları kente karşı bir suçtur, görevi kötüye kullanmadır.” (MA)

Editör: Mücadele Gazetesi