Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe köyünde kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni dere yatağında bulunan Narin cinayetiyle ilgili davada karar çıktı. Amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran "İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürmekle" ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Savcının mütalaasında aynı suçtan ceza istenen Nevzat Bahtiyar'a ise "delilleri yok etme "gizleme veya değiştirme" suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
SORUŞTURMA ŞEFFAF YÜRÜTÜLDÜ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, cinayetle ilgili soruşturmanın titizlikle yürütüldüğünü vurguladı. Sabah gazetesine açıklamalarda bulunan Tunç, "Soruşturma boyunca tüm deliller toplandı. DNA testleri, kamera kayıtları ve HTS verileri gibi her türlü delil kullanıldı. Ortaya çıkan deliller, sanıkların suçlarını net bir şekilde ortaya koydu." dedi.
Bakan Tunç, mahkemenin verdiği kararı değerlendirerek, "Bu karar, milletimizin vicdanını tatmin etmiştir. Gerekçeli karar ortaya çıktıktan sonra, kamuoyunda bazı tartışmaların son bulacağını umuyoruz. Gerekçeli kararda, hangi delillerin hangi suçlamaları desteklediği daha net bir şekilde görülecek." diye konuştu.
"ADALETİN YERİNİ BULDUĞU BİR DURUM"
Davanın iki duruşmada ve hızla sonuçlandığını belirten Bakan Tunç, "Kamuoyundan aldığımız izlenim, mahkemenin süreci başarıyla yürüttüğü yönündedir ve gecikmeksizin verilen karar, adaletin yerini bulduğu bir durumdur." ifadelerini kullandı.
"DELİL KARARTMA SORUŞTURMASI DEVAM EDİYOR"
Cinayetle ilgili soruşturma sırasında, delil karartma iddialarına dair başka bir soruşturma da devam ediyor. Adalet Bakanı Tunç, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bu konuda ayrı bir soruşturma yürüttüğünü ve şu ana kadar 8 kişinin tutuklandığını belirtti. Bu soruşturmanın tamamlanmasının ardından iddianame düzenleneceği ifade edildi.
DARALTILMIŞ BAZ UYGULAMASI VE BİLİMSEL DELİLLERİN ÖNEMİ
Tunç, Daraltılmış Baz Uygulaması hakkında da bilgi verdi. "Bu yöntem, bilimsel kanıtlarla ve bilimsel yöntemlerle yapılmıştır ve mahkeme de bu tespitleri dikkate alır. HTS kayıtlarından yola çıkarak, kişilerin bulunduğu yerlerin en yakın mesafede belirlenmesine yönelik bilimsel veriler bulunuyor. Bu veriler, aynı değerdeki başka delillerle çürütemediği sürece geçerliliğini korur." şeklinde açıklamalarda bulundu. Ayrıca, mahkemenin baz aldığı diğer delillerin, DNA tespitleri ve ifadeler gibi unsurlar olduğunu ve tüm bu verilerin birlikte değerlendirildiğini söyledi.