Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne katılması ve sonuçları- 10

 

 Sultan Selim, Tebrizde iken kendi adına para bastırıp, Ehl-i Sünnet üzere hutbeler okutup, Şiilik Mezhebi adetleri terkedilip, Hz. Muhammedin dininin ibadet tarzı yenilenmiştir . Tebrizde kaldığı sürece Sultan Selim, her şeyi Ehl-i Sünnet inancına uygun bir hale koymaya çalışmıştır. Kış mevsimi yaklaşırken Sultan Selimin niyeti kışı Tebriz’de geçirmek, baharda tekrar Şah İsmail ve Safevîlere karşı mücadeleye girişmekti. Fakat “a’yân bâ-husus sipâh ve yeniçeriyân” bu fıkir de değillerdi. Kızılbaş-Şiilerin meskûn olduğu bu bölgede, vezirlerin ve yeniçerilerin de kalmak istemediğini anlayan Sultan Selim, Tebriz’i 25 Receb 920/15 Eylül 1514’de terkederek Nahçıvan yoluyla Karabağ’a çekilmek zorunda kalmıştır .
Tebriz’de bir takım icraatlar yapan ve bir çok yeri ziyaret eden, bu arada Heşt-i Behişt Sarayını da gezen Sultan Selim, Kış mevsimini Tebriz’de geçirip, on beş yıldan beri birçok Türk hanlığını yıkan, pek çok masum insanı katleden Şah İsmail’e ve onun kurduğu Şii-Safevî hanedanlığına son vermek istiyordu. Fakat zahire ve yiyecek sıkıntısı, Kış mevsiminin yaklaşması, devlet erkânının ve askerlerin dönüş arzusu, “seferim Hind’e Sind’e olacaktır, Doğu ile Batı Türk-İslam alemini birleştirmek istiyorum” diye düşünen büyük insanı zor durumda bırakmıştı. Bunun üzerine Karabağ’da kışlamak üzere Tebriz’den hareket etmiştir . Nahçıvan yoluyla Karabağ’a gitmeyi arzulayan Padişah: “Karabağ ili Acem şahlarının kışlağıdır. Beylerin ağırlıklarını, çevrelerini beslemeye dayanıklıdır komşu illerinden dahi azık getirilebilir, burada kışlamayı düşünmekteyiz” diye buyurmuştur .