Ne vakit yaşım sorulsa, verdiğim cevap karşısında aldığım tepki aynı: “Aaa hiç göstermiyorsun!”

Eskiden hoşuma giden bu söylem artık hiç de hoşuma gitmiyor. “Niçin genç olmak, genç görünmek zorundayım ki” diye düşünüp rahatsız olmaya başladım.

“Yaşını hiç göstermiyorsun” söylemi,
içinde bulunduğun yaş “kötü” demekti.
Ne varmış ki yaşımda? Bu yaşta tam da bu şekilde görünüyorum işte. Pek tabi gösteriyorum yaşımı.

“Aaa hiç değişmemişsin, hiç yaşlanmamışsın.” söylemi var bir de. Bak buna da fena halde bozuluyorum artık.
Sanki yaş aldığımın belirginleşmiş olması
olumsuz bir şeymiş gibi,
sanki yaşlı gözükmek, yaşlı olmak kötü bir 
şeymiş gibi.
“Aaa hiç yaşlanmamışsın, aynı enerji, aynı gençlik”
iltifat değil hakaret sayıyorum efendim.
Esasen kaç yaşındaysam, yaşıma sahip çıkıyorum,
yaşlanma deneyimime de..
Hayat dediğimiz şey
öyle bölümlere, dönemlere ayrılan bir şey değil
benim için. Yaşıyorum işte… yaşım cebimde.

Gençlikte güzellik dayatması yapılıyorken
yaşlanınca da bedenimizden nefret etmemiz gerektiği
ve yaşlanmayı geciktirip bulunduğumuz yaştan
çok daha genç görünmek için uğraşmamız gerektiği dayatması yapılıyor. Tüm bunlar için koca bir sanayi yaratılmış durumda.
Kadınlar sürekli olarak olduğundan daha güzel
ve genç görünmeye zorlanıyor. 

Bir sanayinin nesnesi haline gelmeyi
her daim reddettim. Bu
nasıl mı mümkün oldu? Kendimi çok sevmemle,
bedenimi çok sevmemle…
Tabii ki politik duruşum ve feminist birikimimle..
Yaşlanmayı
korkulan ve kaçınılmaya çalışılan bir dönem olarak
görmeyi bırakırsak; piyasaya sürülen
“yaşlanma karşıtı kremler”, “yaşlanmayı geciktirici kürler” hiçbir şey ifade etmez bizim için.
Yaşlanabilmiş olmak
büyük bir şans değil midir yahu!

Her yaşımı bana kattığı güvenle, tecrübeyle
ve üretme hevesiyle karşılıyorum. 
Genelde yaşımı göstermediğim söylense de
yaşımı en güzel hali ile gösteriyorum.
Ne de güzel gösteriyorum. Saçımdaki aklarla,
yüzümdeki çizgilerle.. hepsinden hoşnutum.
İki kaşımın ortasında diklemesine inen bir çizgi var,
ondan ayrıca hoşnutum mesela.

Bedenimi, yaşımı her zaman sevdim
ve seveceğim.
Beni olduğum halimle beğenmeyen, onaylamayan insanları kendileriyle baş başa bırakıp
yoluma devam edeceğim.