Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne katılması ve sonuçları- 5
Şehzâde Süleyman’a yazılan Çaldıran fetihnâmesidir: Pek kıymetli saadetli evlâdım… Bu fermanım sana ulaşınca malum olsun ki, Erdebiloğlu müfsit, zındık, küfrü ve fesadı kendince usûl etmiş, Allah kullarına kötülük etmeyi, memleketler yıkmayı kendince iftihar saydığından, buna karşı mahzunlara yardım, mazlumları koruyarak, dinimizin merasimlerini yaşatmak, şeriatı baki kılmak ve güçlendirmek için Allah’a tevekkül ederek…Tazı gibi atlara binmiş ve düşman avlayan askerlerimle onu tepelemek üzere doğuya yürümüştüm. Deniz’den geçildiği günlerde hükm-i şerif gönderip: “İslamiyet perdesini yıkmak istediğin söylentisi her yerde işitilip, şeyhler ve âlimler senin küfrüne hükmederek katline ferman verdiler.
Bu bakımdan pis vücudunu zaferlerimin hançeri ile ortadan silmek padişahlığımın borcu, hatta vacip olmuştur. Fakat kılıcımı kullanmadan evvel sana İslamiyeti teklif ediyorum… Eğer şimdiye kadar yaptığın kötülüklere içten bir pişmanlıkla Sünnî ve Müslüman olursan ve bundan evvel atımın ayağının bastığı yerleri, Osmanlı mülkü olarak bilirsen benim devletimden yardım ve şefkatten başka bir şey görmezsin… Eğer kötü ahlakını değiştirmeyip, kötülüklerinde ısrar edersen, Allah’ın emri ile halen iradende olan memleketi ordum işgal ettiği zaman er isen meydana çıkarsın. Böylece Allahın iradesi ne ise ortaya gelir” diye buyurmuştum.