Dünya Ülkelerinin çoğunda geleceğe dair gıda güvenliği ve yetersizliği risklerine karşın tarım ve gıda vizyonlarında ilerici politikalar üretmektedirler.
Daha detaycı bir perspektifle, Gıda güvenliği ve geleceği önünde birden fazla sorun öngörülmektedir. Bu sorunların başlıcaları elbette artan nüfusa bağlı olarak gıda yetersizliği, İklim değişimleri ve Tarım topraklarında yayılan çölleşme gelmektedir.
Geleceğe dair gıda ve su krizleri bu denli önem teşkil ederken, Hükümetin tarımsal politikaları geçici değişkenlikler göstermeye devam ediyor. Gelinen noktada her bakan değişikliğinde tarım politikalarında da değişiklikler oluşuyor ve bu politikalar genel itibariyle parasal desteklerden ibaret olduğundan Tarımsal üretimde sürdürebilirliğe dayalı bir vizyon sunamıyor.
Artan enflasyona karşı verilen parasal destekler, gıda piyasasını ve üretimde verimliliği ikinci plana atıyor.
Mevcut politikalar iki olumsuz sonuca sebep olmaktadır, İlki Üreticiye üretim aşamasında teknik destek yerine parasal destek verilmesi bilinçli üretimi ve üretimde verimliliği sekteye uğramaktadır.
Bir diğer olumsuz sonuçta Tarımsal üretimde girdi maliyetlerinin yüksek olmasıdır bu da yerli ürünlerin ihracat ürünlerinden daha pahalıya mal olmasına ve piyasada Üreticiye ürünlerinden kazanç sağlamamasına sebep oluyor.
Bu politikalar, Tarım branşlarında okumuş yüz binlerce genci de mağdur etmektedir. Çiftçiye teknik anlamda destek olabilecek yeterlilikte Gençler, kamu güvencesiyle sahada görevini icra etme umudunu yitiriyorlar.
Sonuç olarak Tarımsal politikalarımız vizyondan daha çok parasal destek sağlıyor. Oysa Vizyon geleceğe yönelik programlanmış sürdürülebilir ve kaliteli Üretim demektir.