Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne katılması ve sonuçları- 9
Helvacıoğlu Hüseyin, Sultan Selim’in gelişini duymuş ve Şah İsmail’in geri kalan kıymetli mallarını alarak çoktan Tebriz şehrini terk etmişti. Bunun üzerine harekete geçen Sultan Selim, önce Ahtahane’ye sonra da Kuşçu Çemeni’ne geldiğinde, Şiiler tarafında döğüşen bazı beyleri ve Yedi Çeşme Çayırı’nda daha Şah Kulu hadisesinde aleyhte olan Kürt Haliti öldürtmüştür.
Tebriz’in Surhab Köprüsü (Acısu) yakınına geldiğinde, Tebriz’in a’yân ve eşrâfı tarafından karşılanan Sultan Selim, şehre emân vermiş, büyük bir sevgi seli içerisinde bu menzilden Tebriz’e kadar yerlere serilmiş kıymetli Acem halıları üzerinden geçerek, merasimle şehre 16 Receb 920/6 Eylül 1514 Cuma günü girmiştir .
Sultan Selim, atlas kumaşlar üzerinde Tebriz’e girerken atının ayağına altınlar saçılmıştır. Sultan Selim’i karşılayanlar arasında, Timur Han’ın torunu Hüseyin Baykaraoğlu Mirzâ Bedi’üz-zaman, biri Farsça diğeri Çağatayca iki kaside takdim eden Muhammed Hafız-ı İsfahânî ve oğlu Hasan Can gibi önemli kimseler de bulunmaktaydı. Bunlarla beraber çoğu Şah İsmail’in Horasan’dan Tebriz’e naklettiği Türk asıllı bin kadar sanatkârı da Sultan Selim Tebriz’den İstanbul’a nakletmiştir .
Tebriz’in Sahib-abâd mahallesinde bulunan ve mavi altın sarısı çinilerle süslü olan Uzun Hasan Camiini cephânelik iken temizletip düzenleterek, Hulefây-ı Râşidin ile Ashab-ı Kiram’ın isimlerini ve kendi adını hutbe de okutan Sultan Selim, sonunda bir dua ederek cemaatta amin demiştir. Şah İsmailin Akkoyunlular’dan ve Şeybanî Han’dan ele geçirdiği kıymetli hazinelere el konulmuştur. Bununla birlikte bir kısım fillerle, Şah’ın Akkoyunlu Türkmenlerinden Yakub Bey ve Timur torunlarından Ebu Said’den gasbettiği emanetler İstanbul’a sevk edilmiştir .