İklim Değişikliği ya da Küresel Isınma-4-

En sıcak yıllar ve genel eğilim

Kaydedilen en sıcak on yedi yılın on altısı 2000'den sonra gerçekleşti.[21] Yıl bazında bakıldığında yaşanan bu sıcaklık istatistikleri, genel eğilimlerle kıyaslandığında önemsiz kalmaktadır. Zira El Niño-Güney Salınımı gibi bazı okyanus salınımları, genel iklim değişikliği eğilimi ile hiçbir alakası olmaksızın bir yılın ortalama sıcaklığı üzerinde büyük etkilere sahiptir.[22]

 

Teoriler ve mekanizmalar

Sera etkisi

Ana madde: Sera etkisi

Küresel ısınmaya, atmosferde artan sera gazlarının neden olduğu düşünülmektedir.[23] Karbondioksit, su buharı, metan gibi bazı gazların, Güneş'ten gelen radyasyonun bir yandan dış uzaya yansımasını önleyerek ve diğer yandan da bu radyasyondaki ısıyı soğurarak yerkürenin fazlaca ısınmasına yol açtığı düşünülmektedir.

 

Yerküre, Güneş'ten gelen kısa dalgalı ışınımın bir bölümünü yeryüzünde, bir bölümünü alt atmosferde emer. Güneş ışınımın bir bölümü ise, emilme gerçekleşmeden, yüzeyden ve atmosferden yansıyarak uzaya kaçar. Yüzeyde ve troposferde tutulan enerji, atmosfer ve okyanus dolaşımıyla yeryüzüne dağılır ve uzun dalgalı yer ışınımı olarak atmosfere geri verilir. Yeryüzünden salınan uzun dalgalı ışınımın önemli bir bölümü, yine atmosfer tarafından emilir ve daha az Güneş enerjisi alan yüksek enlemlerde ve düşük sıcaklıklarda salınır.

 

Atmosferdeki gazların gelen Güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle yerkürenin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç sera etkisi olarak adlandırılmaktadır.

 

Su buharı dışındaki sera gazları, bağımsız değişken olarak küresel ısınma üzerinde aktif bir etki yaratabilirler. Örneğin karbondioksit, insanlar tarafından fosil yakıtların yakılmasıyla yoğun olarak atmosfere salınabilir.[23] Bu durum, gezegenin ortalama ısısından bağımsız olarak ortaya çıkabilen ve ortalama ısının artması sonucunu doğuran bir etken işlevi görür.

 

Bugün bilim çevrelerinde küresel ısınmada baş sorumlunun karbondioksit oranının artması olduğuna inanılmaktadır. Her ne kadar atmosferdeki karbondioksit,

 

Karada yeşil bitkilerin fotosentez yoluyla,

Okyanuslarda ise suda çözünme ve fitoplanktonlar tarafından absorbe edilme, sonra da planktonun deniz dibine çökmesi yollarıyla atmosferden çekilmekte ise de, bu mekanizmaların kapasitesinin üzerinde karbondioksit salımı, gezegen üzerinde sera etkisi yaratmaktadır. Ayrıca deniz suyunun aşırı karbondioksit yüzünden asitleşmesi okyanus ekolojisi, mercanlar ve kabuklu deniz hayvanları açısından ciddi bir problemdi.[24]