Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne katılması ve sonuçları- 31

 

Türk-İslam Dünyası için Şii-Safevî Devletini bir tehlike olarak gören ve bu tehlikeyi Çaldıran’da durduran Sultan Selim, Safevî Devletini tamamen ortadan kaldırmak düşüncesi ile yeni bir İran seferi için hazırlıklara başlamıştı . Bu arada zaferden zafere koşan Şii-Safevî hükümdarı Şah İsmail, Çaldıran mağlubiyetinden sonra, derin bir manevî çöküntü ile artık günlerini Erdebil ve Tebriz’de yakın dostlarıyla içki içerek geçirmeye başlamıştı. Diğer taraftan Sultan Selim’in İran üzerine yeni bir seferini önlemek gayesiyle devamlı barış için elçiler göndermiş, hem de kumandanları Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadoluda Osmanlı kuvvetlerine karşı devamlı mukavemette bulunmuştur .
Sonuç olarak Şiilik anlayışı bugünkü gibi, yalnız İranın içinde kalmaya mahkum olmuştur. Anadolu coğrafyası Safevî-Kızılbaş tehlikesinden kurtarılmış, Safevîlerin gücü iyice zayıflamıştır . Öte yandan Sultan Selim, İran için ikinci sefere hazırlanırken, Bozok eşkıyasından Celâl adlı bir Türkmenin, Tokat civarında bir mağarada barınırken Mehdîlik iddiası ile yanına yirmi bin kişi toplayarak isyan ettiği haberi gelmiştir. Bunun üzerine Sultan Selim, derhal Ferhat Paşa ile Şehsuvaroğlu Ali Beyi isyanı bastırmak için görevlendirmiştir. Tehlike büyümeden Şehsuvaroğlu Ali Bey, askeriyle gelerek henüz Ferhat Paşa’da yetişmeden eşkıya Celâl ve yandaşlarına ağır bir darbe vurmuş ve birçoğu kılıçtan geçirilmiştir . Böylece Sultan Selim zamanında, Osmanlı Devleti bütün Anadolu ve Güneydoğu Anadoluda hâkimiyeti, birlik ve beraberliği, huzur ve barışı kalıcı olarak sağlamıştır.