SUÇ

       Yaşamımızı oluşturan değerler vardır.  Bu değerler bizim yaşama nedenimiz olduğu gibi, aynı zamanda da bizi ayakta tutan unsurlarımızdır. Bizim olmazsa olmazlarımız, hem bizim kişiliklerimizi oluşturur, hem de yaşam biçimimizi şekillendirir.

       Suçun anlamına baktığımız zaman bazı kaynaklara göre; toplum değer yargılarına göre, yanlış ya da zararlı olduğu için yasaklanan ve bazı durumlarda cezalandırılan davranış şeklidir. Hukuksal anlamda incelediğimizde ise suç;  bir toplumdaki hukuki kurumlar tarafından, yani kanuna göre ceza ve ya güvenlik tedbiri yaptırımına bağlanmış fiildir. Suçu gerçekleştiren kişiye ise hem kanun karşısında, hem de toplum değerleri karşısında suçlu denir.

       Kanun karşısında bir kimsenin suçlu kabul edilebilmesi için, işlemiş olduğu suçun, o kimse tarafından işlendiğinin hukukî süreçler sonucunda kesin olarak ispatlanması gerekir. Suçlu olabileceği düşünülen kişiye şüpheli, bir suçlama ile mahkemeye sevk edilen kişiye ise sanık denir. Yargıç kararı ile tutuklular evine alına kişiye tutuklu, yargılama süreci sonunda suçlu olduğu hükmüne varılarak cezalandırılan kimseye ise hükümlü yani mahkum denir.

       Peki neden insan suçlu olur?

       Neden suç işler?

       Suç işlemek insana neşe mi verir?

       Yukarıda buna benzer düşünceleri sıralayabiliriz. Şunu unutmayalım ki suç işlemek her şeyden önce kişilik bozukluğu problemidir. Çünkü bazı insanlarda alışkanlık haline  gelmiştir. Her halükarda kötü bir durum gibi görünse de kişi de, maalesef kişiliğinde bozulma olmuş ve bu durumu devamlılık haline getirerek hayatın gerçeklerinden uzaklaşmıştır. Buna aldırmadığı için  normalmiş gibi gelen bu yaşam biçimini, yanlış algılayıp suç işleme yoluna devam eder. Bu tip kişiliklerin acilen tedavi edilip toplum kazandırılması ve üretimde yer almaları için gerekenlerin yapılması gerekir. Topluma kazandırılan her birey bizim geleceğimizi oluşturacaktır. Aksi taktirde suçsuz bir toplumdan, suçlu bir topluma doğru yol alırız ki bu durum bizim için oldukça vahim bir konudur.

       Suç bulunduğu ortama ve içinde yaşadığı çevre koşullarının zor şartlarına ayak uyduramamasından oluşur.  Daha çok almayı hedeflediği noktaya ulaşabilmek için kişi kolaycılığı seçer. Suça teşvik kişinin irade bozukluğundan kaynaklanır.  Bazı suçlar vardır ki hayatta alışkanlık haline gelmiş olup, normalmiş gibi karşılanır ve öyle davranılır.

       Suçun ortaya çıkması hiçbir zaman sebepsiz değildir. Her konunun gerekçesi olduğu gibi bu konunun da gerekçeleri bulunaktadır. Kimine göre suç işleyen bir insanın ya kişiliği bozulmuştur, ya hayatında çok büyük zorluklarla karşı karşıya gelmiştir ya da kolaycılığı seçerek hayatını bu şekilde idame etmek istemiştir.

       Dünyada hiç kimse suçlu doğmaz. Suç sonradan kazanılır.