Yalandan Bahaneler
Yalandan bahaneler, insanları kötü durumlara sürükleyen yolların önünü açar. İnsanları olumsuz etkiler. Yalan söylemek çok zor bir şey değildir. Aksine çok kolay bir durumdur. Yalana alışık olan insanlar, türlü türlü bahaneler uydururlar. Bahaneleri sanki hazırmış gibi önünde durur. Yaşama aykırı bir iş yapacaksa eğer, o işi kılıfına göre uydurmaya çalışır. Kılıfına uysun diye de bahaneleri ard arda sıralar. Örneğin; eşini, kızını, annesini, babasını ya da çevresindeki insanları kandıracak ise, onu kandırmanın yolları çok da zor değildir. Çünkü o kişi bunu alışkanlık haline getirmiştir.
Yalancı olan kişiler, aykırı olarak yapmak istediklerini çok kolay yaparlar. Bu duruma uyduracağı bahaneleri çok basitmiş gibi görür ve o kadar güzel hazırlarlarki senaryoyu, tıpkı gerçekmiş gibi karşındaki insana yutturmaya çalışırlar. Yalan söyleyeceği kişiye hazırlamış olduğu senaryoyu bir güzel anlatırlar. Daha sonra da kendi işlerini kendisine göre görürler.
Peki bunun sonucunda ne olur?
Yalandan dalavere çevirenler vicdanen rahat mıdır?
Bunu yapanlara sormak lazım.
Ama bir gerçek var ki bunun sonucu çok da iyi olmaz. Kişi yaptığının farkına vardığı zaman, vicdanen rahatsızlık duyar.
Neden mi?
" Yalancının mumu yatsıya kadar yanar." diye bir atasözü vardır. Atalarımız bunu söylerken bile yaşamlardan feyz alarak söylemişlerdir. Çünkü onlar bu durumu yaşamışlardır veya yaşayanları görmüşlerdir.
Bir insanın yalanı belli bir yere kadar gider. Yalan söyleyerek istenilen sonuca ulaşılmamalıdır. Dürüstlükten yana hareket edilmelidir. Aksi taktirde insanlar kazdığı kuyuya düşer. Yalanları anlaşıldığı takdirde facialara neden olur. Sonucu telafi edilemeyecek kadar büyük olur. Örneğin annesini babasını kandıran bir insan annesini babasını büyük oranda üzmüş olur ya da eşini kandıranlar veya aldatanlar bunun sonucunda eşinden ayrılacak dereceye gelir. Yani sonucu boşanmalara kadar gider. Ortada kalan çoluk çocuk perişan olur.
Bizler ne yaparsak yapalım, hiçbir şekilde türlü bahaneler uydurarak yalan söylemeyelim. Dürüst olmak insanların kişiliğine özgü has bir duygudur. Olgunluk ve erdemliktir. İnsanoğlunun yaşamında dik duruştur.
Kaliteli insanlar çok iyi bir karaktere sahip olurlar. Bu durumda da türlü bahanelerle yalan söylemek yerine, aileleriyle birlikte ortak noktada buluşurlar. Anlaşamadıkları konuları oturup konuşarak halletmeye çalışırlar. Çözüm noktasında hareket ederler. Böylece sonuç facialara neden olmaz.