Belki Senin İçin Fark Etmez…
Geçenlerde Diyarbakır’ın kadim surlarının yeşil ile birleştiği sur diplerinde dolaşırken, bir yandan kuş sesleri bir yanda çocukların gülüşleri anne baba, esnafların tatlı telaşları arasında gezindim. Kim bilir bu şehir kaç kervana konak oldu, kaç bilim adamı kaç şair bu şehrin sularından içti ve bu şehrin sokakları kaç mutluluğa, acıya, hüzne şahitlik etti. Kaç uygarlığa ev sahipliği yaptı, ne emekler ile bu günlere geldi. Şimdilerde ise çoğu insan bu şehrin bu yönüne bakmaksızın, özen göstermeden atalarımızdan aldığımız bu mirası tabir-i caizse hoyratça kullanıyor. Bizler bu şehrinsakinleri olarak belki kendi üzerimize düşeni yapsakher şey çok farklı olacak. Tam da burada aklıma yıllar önce okuduğum e beni derinden etkilediğim bir hikâye geldi.
Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca, bu kişinin sahilevuran deniz yıldızlarını, okyanusa atan genç biradam olduğunu fark eder.
Genç adama yaklaşır:
- Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun?
Genç adam yanıtlar;
- Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek.
Onları suya atmazsam ölecekler. Yazar sorar;
- Kilometrelerce sahil, binlerce denizyıldızı var.
Ne fark eder ki?
Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızıdaha alır, okyanusa fırlatır.
- Onun için fark etti ama...
Belki yere atmayacağımız ufak bir çöp, belki kırmayacağımız ufak bir dal, surlara yazmayacağımız o anlamsız boya yazılar, her defasında anlamsızca betona gömmeyeceğimiz toprak hatta üzerine basmayacağımız o çim bile çok şeyi değiştirebilir. Yerden alacağımız veya atmayacağımız bir çöp onlarca kişiye örnek olur, kırmadığımız en ufak dal, koparmadığımız yaprak temiz bir nefes kuşlar için bir yuva, betona gömmediğimiz her karış toprak onlarca canlıya sığınak, insana besin olabilir. Bu bilinçle davranırsak en başta biz, sokaklarımız, şehrimiz, ülkemiz, dünyamız kazanır. Muhabbetle sizleri selamlar, sağlıkla kalmanız dileği ile…