Köklü bir tarih ve zengin bir geçmişe sahip Diyarbakır’ın hemen her ilçesi gibi Silvan da önemli ilçelerden biridir. Birçok medeniyetin yaşadığı Silvan ilçesinde bulunan Malabadi Köprüsü de bu yapılardan biridir. Silvan tarihine tanıklık eden bu tarihi yapı, kitabesine göre bin 147 yılında yapılmış, 12. yüzyıl Selçuklu döneminin mimari başyapıtları arasında gösteriliyor. Yaklaşık 41 metreye yaklaşan kubbe açıklığının altından akan masmavi suyu ile doğa ve fotoğraf severlerin büyük ilgisini çeken Malabadi Köprüsü, asırlar önce bir aşk hikayesiyle yapıldığına inanılıyor. İşte üzerine şarkılar yazılan Malabadi Köprüsünün dilden dile, nesilden nesle aktarılan iki hikayesi…

Malabadi Kemer

EN UZUN KEMERE SAHİP TAŞ KÖPRÜ
Diyarbakır’ın büyük ilçelerinden biri Silvan'da bulunan Malabadi Köprüsü'nün geçmişi Artuklulara kadar dayanır. 1147 yılında yapıldığına inanılan bu köprü, dünyada bulunan taş köprüler arasında en uzun kemere sahip olan köprü olarak bilinmektedir. Tıpkı Drama köprüsünde olduğu gibi, Malabadi Köprüsü de tarih boyu pek çok hikayeye ev sahipliği etmiştir. Her ne kadar farklı öykülere şahip olsa da, sonu acıyla biten bir aşkı anlatan hikayesi, Malabadi Köprüsü şarkısına ilham kaynağı olmuştur.

Diyarbakır Surları “Kalkan Balığı” şeklindedir Diyarbakır Surları “Kalkan Balığı” şeklindedir

MALABADİ KÖPRÜSÜ: BAD’IN AŞK HİKAYESİ
Hakkında en yaygın olarak bilinen Malabadi Köprüsü hikayesi, "Bad" adlı bir gencin kavuşamadığı aşkın hikayesidir. Köprünün iki yakası arasında bulunan köylerden birinde yaşamını sürdüren Bad, karşı yakadan bir genç kıza gönlünü kaptırır. Kız da Bad'a aşkını dile getirir, fakat bu ikili birbirinden uzak olduğu için kavuşmaları mümkün değildir. O zamanlar Malabadi Köprüsü yoktur, bu nedenle iki aşığın birbirine kavuşması için yapabilecekleri tek şey suda yüzerek karşı kıyıya geçmektir. Bir gün Bad'a olan hasretinden dayanamayan genç kız, suya atlayarak sevdiğine kavuşmanın hayaliyle yüzmeye başlar. Fakat suyun akıntısı o kadar kuvvetlidir ki, genç kızı hırçın bir şekilde sürükler, kız da akıntıya kapılarak acıklı bir şekilde can verir.

XERİB VE FATMA’NIN AŞK HİKAYESİ
Köprüyle ilgili ikinci hikâye de en az ilki kadar hüzünlüdür Birbirlerini seven Xerib ve Fatma adlı iki genç, nehrin iki ayrı kıyısından gelip Malabadi Köprüsü üzerinde buluşurlar. Köprünün taşları kadar sağlam, aşağıda akıp giden nehir kadar coşkulu bir aşktır onların yaşadığı. Xerib bir gün Fatma’yı şeyh babasından ister fakat baba bu aşka karşıdır. ‘Kızımı verdim gitti’ deseydi zaten, Malabadi Köprüsü’nün o meşhur şarkıya konu olan kederli hikâyesinden önce dahiyâne mimarî detaylarını konuşuyor olurduk bugün. Xerib ve Fatma’nın akıbetini de Selçuk Alagöz’ün yorumuyla hafızalarımıza kazınan o şarkıdan biliyoruz zaten; “Kararlıydı zalim şeyh onları öldürmeye/Yine bir seher vakti pusu kurdu köprüye / Tabancalar patladı sevgililer susmuştu. Malabadi Köprüsü̈ aşka mezar olmuştu.”

Muhabir: Remziye ÇELİK