Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Diyarbakır: 4

Sevgili Okurlarımız,

Kurtuluş Savaşı ve bu savaş sırasında Diyarbakır’ın kıymetine değinirken, geçen yazımızda Mustafa Kemal ile gönderdiği tebligat sonrası şu önemli konuya artı bir parantez açılır;

 

Mustafa Kemal, “Efendiler, 13/14.09.1919 günlerinde ise yeni kararlar alınmış ve yeni bir tebligat az önce okumuş olduğunuz Kolordu ve Tümenlere tekrardan gönderilmiştir.” İfadelerinin ardından devam ederek,

 

‘‘Kongrece alınması düşünülen tedbirleri gösteren suret aşağıda arz edilmiştir:

Bu konudaki yüksek görüş ve düşünceleriniz ele alındıktan sonra, genel kurulca görüşülerek uygulamaya konacaktır. 15.09.1919 günü öğleye kadar cevabınızı bekliyoruz, efendim.

Milli davayı ahince bir saptırma ve yorumla olduğundan başka türlü göstererek milli teşebbüs ve faaliyetlerimizi gayri meşru ilan eden, milletin saltanat ve Hilâfet makamına karşı duyduğu ebedî bağlılığını bütün meşru ve kanunî vasıtalarla ispata çalıştığımız halde, padişah ile millet arasında bir engel perdesi oluşturan ve halkı birbiri aleyhine silâhlandırıp öldürmeye sürükleyerek bunun kışkırtıcılığını yapan İstanbul Hükümeti ile ilişkilerini kesmek mecburiyetinde kalan Genel Kongre Hey’eti, aşağıdaki kararları zatıâlilerine bildirmeyi görev sayar.

 

 1-Padişah Hazretleri’nin yüce adına ve yürürlükteki kanunlar çerçevesinde devlet işleri eskiden olduğu gibi yürütülmeye devam edilecektir. Irk ve mezhep ayrılığı gözetilmeden haklın canı, malı, namusu ve her türlü hakları güvence altında bulundurulacaktır.

2- Devlet memurlarının, kendilerine verilmiş olan görevleri milletin meşru davasına uygun şekilde yürütmeleri tabiîdir. Aksi takdirde, görevden kaçınanların mazeretleri bir istifa gibi işlem görerek, yerlerine uygun görülen kimseler vekil olarak getirilecektir.

3- Görev sırasında milli dava ve akıma terş düşen davranışları görülecek ve tespit edilecek memurlar, din ve milletin selameti adına kesinlikle ve şiddetle cezalandırılacaktır.

4- İstifa etmiş memurlardan ve halktan her kim olursa olsun, milli kararlar aleyhinde kışkırtıcı ve bozguncu hareket ve telkinlerde bulunanlar da şiddetle cezalandırılacaktır.

5- Memleket ve milletin selâmet ve saadeti, hak ve adalet, ülkede güven ve huzurun sağlanması ile mümkündür. Bu konuda gereken her türlü tedbirin alınması kolordu komutanlıklarıyla vali ve bağımsız mutasarrıflardan beklenmektedir.

6- Millet isteklerinin, Zâtışâhâne’ye arzı ve duyurulması başarılıp da milletin güven ve desteğini kazanmış meşru bir hükümet kuruluncaya kadar, haberleşme merkezi, Sivas’ta Genel Kongre Temsil Hey’eti olacaktır.

7- Bu kararlar, bütün milli teşkilât merkezlerine gönderilecek ve ilan edilecektir. (Mustafa Kemal)’’

Efendiler, bu tebligattan sonra kısmen sert kısmen de oldukça şiddetli itirazlar her bir bölgeden geldi. Bendeniz sizlere sadece Diyarbakır 13. Kolordu’dan gelecek cevabı bildireceğim.”

 

‘‘Diyarbakır’dan 13.  Kolordu Komutanı Cevdet Bey, 14 Eylül 1919 tarihli uzun şifresinde: Hükûmet merkeziyle büsbütün ilgi kesilerek yazışmalar Kongre Hey’eti ile yapılacak olursa, muhalifler, siyasi bir maksat peşinde olanlar, bu hareketi hilâfete karşı isyan edilmiş göstererek, kamuoyunu yanıltacaklardır. Bu durum devam ederse memur ve asker maaşları ile yiyecek harcamaları için kaynak ve tedbir düşünüldü mü? İstanbul hükümeti, İngiliz nüfusu altındadır. Her türlü ısrar ve gayrete rağmen başka türlü hareket edebilecek bir hükümet kurulmasına imkân yoktur. İngilizler, hükümetin iznine  dayanarak geniş çaplı bir işgal plânı uygularsa, yeni baştan İngilizlere savaşa girişmeye taraftar mısınız? Girişildiği takdirde başarı sağlanacağından ne dereceye kadar eminsiniz? Böyle bir ayak direme hareketi vatanın çıkarlarına uygun düşer mi? Şeklinde bir takım düşünce ve sorunları içine alıyordu.’’