Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Diyarbakır: 7

Saygıdeğer Okurlarım,

Önceki yazımızda da dile getirdiğimiz üzere Mustafa Kemal’in yaptığı çalışmalara istinaden Ali Rıza Kabinesi, Mustafa Kemal Paşa’nın temsilciliğindeki silah arkadaşlarına sorular soruyorlar, Milli Mücadele hususunda doğru gayeleri tespit etmeye çalışıyorlardı. Mustafa Kemal liderliğindeki Heyet ise bu soruları tam manası ile doğru yanıtlamaya çalışıyorlardı. Ancak hâlen Ali Rıza Paşa Hükümeti ve Temsil Heyeti bir türlü anlaşamıyorlardı. Ancak uzun bir aranın ardından Hükümet ile Temsil Heyeti arasında mutabakat sağlandı. Ali Rıza Paşa, bu hususta Temsil Heyetiyle görüşme yapabilmek için, Salih Paşa’yı gönderir. Yaşanan olumlu gelişmeler doğrultusunda Meclis-i Mebusan’ın toplanması için görüşmeler yapılıyordu. Bir yandan da Temsil Heyeti Amasya Mülakatı’nı gerçekleştiriyordu. Bundan sonra ki dönemlerde ise Sivas Kongresi gerçekleşmiş ve Milli Mücadele adına büyük bir atılım gerçekleşmiştir. Mustafa Kemal Paşa başkanlığındaki Temsil Heyeti, yaşanan olumlu mutabakatlar sonucunda Ali Rıza Paşa Kabinesi’ni iktidarda tutma kararı alırlar ve bu doğrultuda uygulamalarını hızlandırırlar.

 

Efendiler, bu düşünceler doğrultusunda İstanbul Hükümeti ile müzakereler yapılmaya çalışılmış, bu doğrultuda bir çözüm yolu arama çalışmaları öngörülmüştür.  Bundan sonra Meclis-i Mebusan’ın toplanacağı yer ile ilgili müzakereler yürütülmüş ve bu doğrultu altında Kemal Atatürk komutanların görüşlerini alarak kendini aydınlatmaya çalışmıştır. Bu doğrultuda Kemal Atatürk böyle bir konuyu Nutuk’unda bildirmiştir:

 

‘‘ Efendiler, çok önemli olan bu Meclis’in toplanacağı yer konusunda kendi başına karar verip, bu kararı da millete ve seçilen milletvekillerine uygulatmak, pek tehlikeli olurdu. Bu sebeple, büyük bir dikkat ve incelikle bütün şahsî veya genel duygu ve düşünceleri gözden geçirmek, gerçek eğilimi anlayarak uygulanabilecek kararı bulmak zarureti ile karşı karşıya idim.

Gördüğünüz gibi, bir yandan İstanbul’un ileri gelenleriyle haberleşirken, bir yandan da çeşitli yollarla kamuoyuna yokluyordum. Vereceğim kararın uygulanmasını sağlamak için ordunun görüşünü almak da pek önemliydi. Bu yüzden daha Ekimin 29’unda, 15’inci, 20’inci, 12’inci ve 3’üncü Kolordu Komutanları’nı Sivas’ta bir toplantıya davet ettim.

 

Diyarbakır’daki Kolordu Komutanı’na, Edirne’deki Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey’e, Bursa’da Yusuf İzzet Paşa’ya Balıkesir’de Kâzım Paşa’ya, Bursa’da Bekir Sami Bey’e de ‘kendilerini, aradaki yolun uzaklığı ve özel durumları dolayısıyla davet etmediğimi, alınan kararları bildireceğimi’ yazdım.

Efendiler, davet edilen komutanlardan Salâhattin Bey zaten Sivas’ta idi. Kâzım Paşa Erzurum’dan, Ali Fuat Paşa Ankara’dan ve Konya’daki Kolordu Komutanı’nın cephe ile ilgili önemli işleri bizzat düzene sokması gerektiğinden, kendisine vekil olarak Konya’dan da Kurmay Başkanı Şemsettin Bey gelerek Sivas’ta toplandılar. Hey’et-i Temsiliye’den olan veya bu hey’etten olmayıp da toplantı da bulunmaları yararlı görülen şahısların ve komutanların katılmasıyla, 16 Kasım 1919 günü görüşmelere başladık. Toplantı gündemimiz şu üç noktadan ibaret olacaktı:

 

Meclis-i Meb’usan’ın toplanma yeri,

Meclis’in toplanmasından sonra Hey’et-i Temsiliye’nin ve millî teşkilâtın alacağı şekli ve çalışma yöntemi,

Paris Barış Konferansı’nın bizim için olumlu veya olumsuz bir karar vermesi halinde tutulacak yol.’’