SİYASET VE SİYASETÇİ
Siyaset, bir arada yaşayan toplulukların, daha rahat yaşayabilmeleri için, refah seviyelerinin yükseltilmesi ve insanların yaşayışlarındaki düzenin sağlanması, insanların birbirleriyle mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yaşam sürmeler için geliştirilen fikirler ve bu fikirlerin uygulanmasıdır.
Siyasetçi ise bu fikirleri öne atan ve toplumun huzuru için uygulanmasını sağlayandır. İnsan doğada birey halinde değil de topluluklar halinde sosyal varlıklar olarak yaşadığından ve bu yaşam tarzının yönetilme gerekliliğinden dolayı siyaset vardır.
Aynı zamanda siyaset doğası gereği karşılıklı çıkarların çatıştığı bir ortamdır. Farklılık ve çok sesliliğin olmadığı yerde siyasetten bahsedilemez. Çünkü çok seslilik aynı zamanda demokrasinin olduğunun bir kanıtıdır. Fakat bazen bunun tam tersi de olabilir ve bir diktatörün olduğu yerde de siyaset vardır ona muhalif olanlar kendi aralarında da olsa siyasal eylem planlarına girişebilirler ve fikir yürütebilirler, birbirleriye çatışabilirler.
Siyaseti daha net bir tanım getirirsek, siyaseti yöneten ve yönetilen ilişkileri, yani iktidar ilişkileri olarak ele alabiliriz.
Eğer siyasetçiler sorun çözmek yerine, sorun üretirlerse kendi çaplarında başarılı bir politikacı olabilirler. Esas başarı, sorun çözmekle görevli olan politikacıların, sorun çözer gibi görünüp sorun üretebilmeleridir. Ve daha sonra da bu sorunları çözmeye çalışmalarıdır. Böle siyasetçiler de bulunmaktadır.
Bir ülke içinde yaşayan insanların, kendi aralarındaki
yaşama savaşlarını, bazı siyasetçilerin kendi çıkarları uğruna kaosa çeviren ve her şeyi birbirine karıştıran siyasetçilerin vay haline. Bir gün gelir halk onlara hesaplarını sandıkta sorar. Öyle bir sorar ki bir daha seçilmeleri şöyle dursun, işlediği suçların cezalarını çekmeye başlarlar. Ne de olsa “Adalet mülkün temelidir.” demiş atalarımız. Kimi politikacılar dünyanın her yerinde aynıdır, nehir olmayan bir yere köprü yapacaklarına söz verirler. »
Bazı siyasetçilerin hakkını da ermek gerekir. Nerede tabi ki de sandıkta………….
