Bugün Zinciriye Medresesinin kapılarının açık olduğunu görünce girdim içeri, gezdim, dolaştım ve hayranlıkla inceledim.

Ulu Cami’ye her gittiğimde, mutlaka önünden geçer, terk edilmişlik hissi veren, kilitli kapılar ardında ne var diye merak ederdim. 

Maneviyatı yüksek kadim bir şehir olan Diyarbakır’ da Artuklu döneminden kalma Türk-İslam kültürüne sahip en önemli eserlerinden biri Zinciriye Medresesi. Ulu Cami yapı toplulukları arasında bekliyor bizleri.

800 yıl önce inşa edilen geçmişte eğitim odaklı bir yapı olarak kullanılan medresenin günümüz ihtiyaçları doğrultusunda hareket ederek yeniden eğitime kazandırılmasının mutluluğunu yaşıyorum.

Belki siz de benim gibi medresenin içini hiç görmemiş olabilirsiniz ya da Diyarbakır yerlilerinden olup yeniden keşfetmenin mutluluğunu yaşayan insanların ‘Allah razı olsun sizlerden’ diyenlere şahit olabilirsiniz yapacağınız ziyaretinizde.

Osmanlı Döneminde nasıl bir medrese olduğuna bakmak gerekir diye düşünüyorum. Geçmişini bilmeyen geleceğini inşa edemez. Medrese, Osmanlı devletinde eğitim hayatında çok önemli bir yere sahip, sübyan mektebinden sonra gelen ilk, orta, lise ve yükseköğretim kurumlarıdır. Toplumun sadece dini değil, eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasında son derece etkili olmuştur. 18.yüzyılda Zinciriye Medresesi ve Vakfında geniş bir personel kadrosu ile hizmet vermektedir. Medresede bir kişinin birden fazla görevi icra ettiği tespit edilmiştir. Zinciriye Medresesi, Diyarbakır’ da sosyal, dini, eğitim ve ekonomik hayatın gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Medresede çok sayıda öğrencinin eğitim görmesi de eğitime katkının ayrıca bir göstergesidir. Medresede müderrislik görevinin babadan oğula geçtiği bilinmektedir. Medrese vakfında çalışan personel sayısının fazla olması da şehirde yaşayan insanlara istihdam sağlaması bakımından Diyarbakır’ın sosyal ve ekonomik hayatına katkı sağladığı anlaşılmaktadır. Osmanlı medreselerinin bazılarında kütüphaneler bulunmaktaydı. Bu vakıf kütüphanelerinde görevlendirilen kişilere de Hafız-ı Kutup denilmekteydi. Görevi; vakfedilen kitapları korumak ve kitapları medrese talebelerine ödünç vermek gibi görevleri bulunmaktaydı. Zinciriye Medresesinde görevli personelin önemli bir kısmını da medresenin bakım ve onarım işlerinden sorumlu kişiler oluşturmaktaydı. 

Bugün Zinciriye Medresesine bakınca gurur duyuyorum. Osmanlı Torunları olarak ecdadımızı yad ettiğimizi düşünüyorum. Zinciriye Medresesi hedefinin eğitim çıtasını yükseltmek olduğunu açıkça bizlere gösteriyor. İşi ehline vermenin en güzel sonucudur. Halka açık, halkıyla bütünleşmiş ve dışardan gelenlere kardeşliği hissettiren şehirdir Diyarbakır. Bu vesile ile Zinciriye Medresesi Eğitim Koordinatörü Baver DOĞMUŞ konu hakkında detaylı geniş bilgi vererek şunları söyledi.

Diyarbakır Liceliyim. Hayrat Vakfı Diyarbakır Temsilcisiyim. Zinciriye Medresesi de sorumlusuyum. Hayrat Vakfı olarak Diyarbakır’da 10-12 tane daha medresemiz var.

Zinciriye Medresesi diğer ismi Sencariye bir diğer adı Sincariye Medresesi Artuklular Döneminde kitabelere göre mimar El Bena İsa Ebu Dirhem mübarek zat tarafından 1198 yılında inşa edilmiştir. Ulu Caminin Külliyesine dahil. Mimarın Sur içinde farklı yerlerde başka eserleri de var, hatta bu eserler Artuklular döneminde tadilata girdiği zaman büyük bir kısmın da kendisi başında durmuş ve restore edilmesi sırasında bulunmuştur.Medrese Ulu Caminin Külliyesi içinde yer alan yapılardandır.

800 yıllık bir geçmişe sahip olan ilmin ışığında bilimsel meraka sahip olan medrese Cumhuriyet Dönemine kadar binlerce alim, bilgin yetiştirmiştir. Taftazani Hazretleri, Gürcani Hazretleri, Cezeri Hazretlerinin de çalışmalarını yaptığı bir medrese. Ayrıca Bediüzzaman Hazretlerinin burada kaldığını gösteren belgemiz mevcuttur. 

Medrese denildiğinde akla sadece dini ilimler veya sadece Kuran’ı Kerim’ in öğretildiği yer anlaşılmaması gerekiyor. Dini ilimler ile birlikte o dönemde fenni bilimler tahsil ediliyor. Medresenin on beş odası var. O dönemde matematik, geometri, kozmoğrafya, uzay, gök bilimi, fıkıh, tefsir gibi her bir odada bir ders, her alanında bir hocası var ve öğrenciler bu şekilde ders alıyorlar. 

Cumhuriyet Döneminde Ulu Cami ve diğer camilerde medreselerde olduğu gibi Zinciriye Medresesi de farklı amaçlarla kullanılıyor, eğitim sekteye uğruyor. Osmanlıca uzmanıyım,12 yıldır ders veriyorum. Arşiv belgelerini, kitabeleri okuyoruz, atların tımar yapıldığı yer olarak kullanılıyor ve depoya çevriliyor.

1934 yılında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Arkeoloji Müzesi yapılıyor ama yine kapalı, kilitler vuruluyor.1975-1976 yılları arasında Müftülüğe devrediliyor.1986-2008 yılına kadar kız çocuklarına yönelik yatılı hafız yetiştirmek için kullanılıyor. 2008-2009 yılında restorasyona alınıyor. 2013 yılında restorasyon bitiyor ve başka bir vakfa devrediliyor. 10 yıl boyunca herhangi bir faaliyet yoktu. Sadece açıldığı zaman bir sergi programı yapılmış, başka bir faaliyet yapılmamış, 10 yıl boyunca yine boş. 

2024 Yılı sonuna doğru Hayrat Vakfına tahsis edildi. Bize devredilmeden önce burası için kafeterya, kahvaltı salonu, lokanta, restoran, dikiş nakış kursu gibi 40-45’e yakın teklif sunulmuş çeşitli iş kollarında. Biz de Hayrat Vakfı olarak medrese yapmak için talep ettik. Zinciriye Medresesini geçmişteki gibi kendi kimliğine kavuşsun, imana Kuran’a hizmet edilsin, aslı hüviyetine kavuşturalım istedik. Medrese Hayrat Vakfına tahsis edildiğinde Şükür namazı kıldık. Kuran’a imana hizmet etmeyi Zinciriye Medresesinin kimliğine uygun hareket etmeyi bizlere nasip etti şükürler olsun Allah.

Burayı inşa edenler niçin inşa etmişler, amaçları neydi diye düşünmek gerekiyor. Medresenin bir restoran ya da lokanta olması ne kadar doğru olabilir. 800 yıllık bir maneviyat var. Burada eğitim gören, eğitim veren, burayı yapan işçisi, ustası, mimarı, emek verip çalışan ve yaptıranların, burayı ziyarete gelenlerin ruhları şad olsun.

Medresenin on beş odası var. O dönemde matematik, geometri, kozmoğrafya, uzay, gök bilimi, fıkıh, tefsir gibi her odada bir ders, her alanında bir hocası var ve öğrenciler bu şekilde ders alıyorlar. 

Bugün de eğitim alanında Hayrat Vakfının girişimleriyle Zinciriye Medresesi Kuran’ı Kerim, Osmanlıca ve diğer din ilimleri tahsil edilen yerler arasındadır. 

Zinciriye Medresesinde 5-6 ay önce faaliyete başladık. Üç hocamız ile birlikte ilk, orta, lise öğrencilerimiz ile birlikte hafta sonu derslerimize katılan üniversite öğrencilerimiz var. İlk faaliyete başladığımızda Üniversiteden tıp fakültesi öğrencisi kızlarımız geldiler, tesettürlü değillerdi ama hemen bir örtü aldılar adaplı çocuklardı.

Medreseyi 1 saat boyunca gezdiler, çıkmadılar ve Hocam dediler burası nedir, ne amaçla kullanılıyor, içeriye girdiğimizde bir huzur bulduk dediler, çok etkilendiler.  Tabi dedim, niye biliyor musunuz çünkü 800 yıl boyunca bu medresede Allah’ın adı zikredilmiş, tesbih çekilmiş, Kuran okunmuş ve taşlara o ruh nüfuz etmiş, nakşedilmiş ve etkisi halen devam ediyor. Biz devamlı gidip geleceğiz dediler aradan bir on gün geçti diğer bütün arkadaşlarını getirdiler. Şimdi o kız çocuklarımız gelip buradan ders alıyorlar. Ulu caminin Kuran Okuma birincisi Hocamız Kıraat dersleri veriyor. Esnaflarımız ders almaya geliyor. Ciğerci , kebapçı, kahvaltıcı, bakırcı gibi, 7 yaşından 70’e kadar öğrencilerimiz var. Bu civarda oturan yaşlılarımız var burayı ziyaret ettiklerinde gözyaşlarını tutamıyorlar. Neden ağlıyorsunuz diye sorduğumuzda, biz buranın 70 yılını biliyoruz, oldukça sıkıntılıydı, şimdi İman ve Kuran için hizmet etmesinden dolayı teşekkür ediyoruz dediler.

Hayrat Vakfının girişimleriyle Zinciriye Medresesi Kuran’ı Kerim, Osmanlıca ve diğer din ilimleri tahsis edilen yerler arasındadır. Emeği geçenlere ve köklerimizle bağlarımızı daha da güçlendirdikleri için teşekkür ediyorum.

Ayrıca Risale-i Nur Külliyatından, Hayrat Vakfının gerek yüz yüze gerekse uzaktan eğitim konusundaki kurslarından faydalandıkça uyanıp hayır etme yolunda yarıştıkça hayat daha anlamlı hale geliyor çok şükür Elhamdülillah.

Zinciriye Medresesi; Hayrat Vakfıyla Yeniden İmana Davet Ediyor!

Halka ışık olsun inşallah.