Deva Hamamı çok yazıldı çizildi. Ancak geçmişini derin tarihini okumak için fırsat o günlerde bulamamıştım.
Geçtiğimiz günlerde bir mesaj aldım ‘olağanüstü bir yer mucizelerle dolu etrafı, burayı ziyaret etmenizi bekliyoruz dedi.’ “İnşallah dedim”.
Aslında Diyarbakır’a ilk geldiğim zaman keşfe çıktığımda çevredeki vatandaşlar buraya yönlendirmiş, bir kısmı halen kafeterya olarak kullanılmakla birlikte, diğer taraflarını görünce hayranlıkla izlemiş, mest mest mest etmişti.
Geçmişini derin tarihini okumak için şimdi fırsat buldum ama tarihi bilgileri anlatmayı düşünmüyorum ama tek kelimeyle Ef sa ne…
Otantik bir havası var. Sırlarla ve tarihle dolu.
Kalkan balığına benzeyen Diyarbakır haritasını gözünüz önüne getirin, tamda balığın karnında. Kente girişi sağlayan Sur Kapıları açılır açılmaz, Diyarbakır’a gelenler Deva Hamamının, diğer çarşı hamamlarının yolunu tutuyor. İslamın şartları nelerdir! Ayrıca sadece yıkanma yeri de değildir. Sosyalleşme ve kardeşliği hissettiğim bir şehir Diyarbekir'de olmak ayrıcalıktır.
Bize Deva Hamamını adam gibi dinlemek düşer, bize dinlemek düşen, bizi dinliyor musunuz?
Yolunuzu düşürün.
Gözlerinizi kapatın ve dinleyin.
Gör bak neler neler geliyor gözlerinizin önüne.
Derin bir nefes aldım.
Şimdi onu hüzzam makamında dinliyorum. En çok hüzzam makamı yakışır bazen de segah peşrev ve bu şahesere kulak vermek gerekir diye düşünüyorum.
Bir mabet ki, duvarları nemli, küf tutmuş acılı yürekler gibi.
Efsunlu ağıtlar yakar.
Anasonlu çayla birlikte.
Offff offf offf…
Kafesteki altın bülbül gibi.
Atmosferiyle seyahate çıkaran bir gemi; zamandan, mekandan uzak yerlere alıp götürüyor. Yeni keşfettiğim zaman geriye sarıp anladım biriktirdiği anılarını. Dolaştım diyar diyar. Acıyı, hüznü ve umudu yaşar yaşatır.
Yüreğe sağılan duyguları sessiz sözsüz gönüllülere aktarıp hisset beni der gibi bulutlu.
Sanki hüzünlü bir gönlün yansımasıdır, yosun renkli gözleri.
İnsanın içinde taşıdığı en derin yaraları açığa çıkarıp, hiç sarılmamış gibi yeniden keşfeder.
Tüylerim diken diken oldu.
Bir gözyaşı damlası kadar değerli bir eser.
İçini döker. Bazen hüznünü bazen de sevincini.
Tüm duygular renk gamında mevcut.
Var olduğunu gösteriyor.
Mıh gibi işliyor ruhunuza.
Hayaller, umutlarımız, çok özlediğimiz gençliğimiz, çocukluğumuz, sevdiklerimiz, yitip giden aşklarını anlatıyor.
Kimsenin kimseye zerre bir şey hissetmediği ama herkesin samimi olduğu bu çağda yaşıyoruz.
Ama yine de Ümidim var ki konuşuyorum.
Sıvaları dökülmesin önlemek gereklidir.
Geçmişten günümüze ışık kaynağı. Yüreğimize dokunarak yaşamına devam ediyor hâliyle üzüldüm çünkü anlatılmayan neler var neler.
İşiniz iziniz olsun, benim gibi tozunuz kalsın inşallah dedi.
Deva Hamamının kubbesinden çıkan bu ses evrene mesajdır.
Söz dilden çıkar, kulağa varır. Yürekten çıkarsa yüreğe varır.
Yedi cihana duyurulur.
Bir 500 yıl daha yaşamak istedi.
Bu mirası taşıyanlar, emek verenlere şimdiden teşekkür ederim.
Özümü seviyorum ve bu kültürü bilmeyen insanlara yaşadığım çiçek desenli coğrafyayı daha uzun yıllar anlatmak istiyorum.
Sevgiler.