Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne katılması ve sonuçları-1

XVI. Yüzyıl başlarında, Osmanlı Devletinin başında Sultan I. Selim (1512-1520) bulunmaktaydı. 23 Ağustos 1514de Çaldıranda Safevî Şah İsmaili (1501-1524) mağlup ederek, önce Orta ve Doğu Anadoluyu, sonra da Güneydoğu Anadoluyu 1515-1517 yıllarında Osmanlı Devletine katmayı başarmıştır. Diyarbakır ve çevresinin Osmanlı-Türkleri tarafından hakimiyet altına alınması, Sultan Selimin takip ettiği doğu siyasetinin bir sonucudur.

Sultan Selim, Anadoluyu tamamen hakimiyeti altına almak ve Şiilik tehdidinden korumak istiyordu. Ayrıca, Anadolunun her bakımdan birlik ve beraberliğini, güvenlik ve asayişini sağlamak düşüncesinde olan Sultan Selim, Sünnî anlayışı benimseyen Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu çevresinin, Safevî Devleti hakimiyetine girmesini istememiştir.
Bundan dolayı, Şah İsmaili Çaldıranda mağlup ettikten sonra Tebrize girmiş, Akkoyunlu Devletinin Diyarbakırdan sonra ikinci başkenti olan bu şehirde bir müddet kalmıştı.

Sultan Selim, Çaldıran seferinden sonra İstanbula hemen dönmeyerek, kış mevsimini Amasyada geçirmiş ve ilkbaharda tekrar Doğu ve Güneydoğu Anadoluya kuvvetler göndermişti. Sultan Selim, Amasyadan Çaldıran seferinde yanında bulunan Şeyh Hüsamettin oğlu İdris-i Bitlîsîyi, Urmiye Gölünden Malatyaya ve Diyarbakıra kadar uzanan bölgeyi Şah İsmaile karşı, Osmanlı Devletine bağlanmasını teşvik etmek için Doğu Anadoluya yollamıştı .