Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne katılması ve sonuçları- 26

Mardin Kalesi kumandanı olan Ustacaluoğlu Kara Han’ın kardeşi Süleyman Kale’yi teslim etmemişti. Bir yıl kadar sonra Sultan Selim, Arap diyarının fethinden dönerken, Bıyıklı Mehmed’i Mardin Kalesi’nin fethi için gönderdi. Bıyıklı Mehmed Paşa, bir miktar askerle varıp şehri zorla alarak, Ustacalu Süleyman Beyi öldürmüş, bölgeyi Safevî-Kızılbaşlardan Nisan 1517de temizlemiştir . Mardin Kalesi Mayıs 1516dan başlayarak Nisan 1517 tarihine kadar Safevîler ile Osmanlılar arasında hayli el değiştirmiş ve çok kanlı çarpışmalara sahne olmuştu.

Mardin Kalesinin ele geçirilmesi ile mesele nihayete ermemişti. Safevîlerin elinde kalan Hısn-ı Keyfa Kalesi de Bitlis hâkimi Şeref Bey, Sason hâkimi Mehmed Bey, Hizan hâkimi Davud Bey, Melik Halil Bey ve diğer Kürt ümerası ile birlikte İdris-i Bitlîsînin aracılığı ile sulhen teslim olmuştur. Burası tekrar Melik Halil Eyyubîye verilmiştir. Bundan sonra Savur, Urfa ve Çermik kaleleri de alınmıştır .
Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devletine bağlanmasında en çok emeği geçen Bıyıklı Mehmed Paşa ile İdris-i Bitlîsî’ye Sultan Selim, hilat, bahşiş ve kılıçlar hediye etmiştir. Ayrıca Kürt beyleri için yirmi beş yük akçe, beş yüz hil’at ve on yedi sancak ihsan buyurmuşlardır . Yavuz Sultan Selim takip ettiği ince bir siyasetle, Mevlânâ İdris-i Bitlîsî’nin önderliğinde Doğu ve Güneydoğu illerinde oturan “Kürt-baba” veya Baba-Kürtlerin aşiret reislerine iyi muamele etmiştir. Onları İranîlik ve Şiiliğe karşı kuvvetli bulundurmak için, soyca Türk olan bu aşiretlere ve beylere Kürt adını vererek, onlara geniş hak ve yetkiler vermiştir .