DİYARBAKIR’IN SİYASİ VE DİNİ TARİHİ (16)

DİYARBAkIR’In SİYASİ
VE Dİnİ TARİHİ (16)
Yörede yaşamış olan Yahudilerin menşei
hakkındaki bu inancın, bölge Yahudilerinin
sözlü geleneklerinde de yer ettiği belirtilmektedir.
Bölgedeki Yahudiler arasındaki yaygın olan
sözlü geleneğe göre, bunlar Asur kralları tarafından
İsrael ve Yahuda krallıklarından sürgün
edilmiş olan Yahudilerin çocuklarıdır. Asur ülkesinden
sürgün edildikleri günden beri Diyarbakır’da
bir Yahudi cemaati mevcut olmuştur.
Diyarbakırlı Yahudiler, Diyarbakır’ın Tevrat’ta
bahsi geçen Kalne şehri olduğuna inanırlardı.
Diyarbakır Yahudilerinin Türkiye’de
bulunan diğer Yahudi cemaatleri kadar bilinmemiş
olmasının nedeni, buralara ulaşmanın
zorlukları ve bu cemaatlerin batı Anadolu,
Trakya ve büyük liman şehirlerinde mevcut
olan cemaatler kadar önemli nüfusa sahip olmamaları
ve kayda değer önemde ticari ve
kültürel faaliyetleri bulunmamasıdır. Diyarbakır’ı
ziyaret eden gezginler, seyahatnamelerinde Yahudiler
hakkında bilgi vermişlerdir. 1844 yılında
Diyarbakır’a gelen seyyah EfraimNeumark ve
1848 yılında Diyarbakır’ı ziyaret eden seyyah
BenyaminHaşeni, Yahudiler arasındaki yaygın
sözlü geleneğe göre bu Yahudiler; Hazreti İşaya’nın
“Aşur diyarında helak olmak üzere olanlar.
İşaya, atıfta bulunduğu ve “Hoşeanın dokuzuncu
yılında Aşur kıralı Samiriyeyi aldı ve
İsrail’i Aşura sürdü ve onları Halahta ve Gozan
ırmağı olan HabordaMedlerin şehirlerinde oturttu.
İsmet Zeki Eyuboğlu, ay ile ilgili
inançların çoğunun eski Anadolu dinlerinden
kaldığını bazılarının Asya’dan Türkler tarafından,
Şaman dininden etkilenerek getirildiğini ifade
eder. Rifat N. Bali, BenyaminHaşeni’den şunları
nakletmektedir: “Çoğu dinimizi biliyor. Kutsal
kitaplarımız ve peygamberlerimiz kalplerinde
yer edinmiştir. Sinagogda mevcut olan küçük
bir oda daima kapalı tutulmaktadır. Bu oda,
Yahudiler ve diğer dinlere mensup kişiler için
kutsaldır. İnançlarına göre Hazreti İlyas bu
odada peygamberliğini ilân etmiştir. Duvarla
çevrili bu odada Aramice bir Tevrat yazması
mevcuttur.
Tevrat yılda bir kez Yom Kipur gecesi
yerinden alınıp bir masa üzerine konulur ve
gün boyunca masanın üstünde kalır. Tanrı sözünden
korkan herkes eğilip bu yazmayı öper.
Bu yazmanın kâhin yazıcı Ezra tarafından yazıldığına
inanılmaktadır. Aynı yıllarda Diyarbakır’ı
ziyaret eden seyyah J. J. Benjamin
haham olduğundan bu Tevrat yazmasını inceleyebilmiştir.
Yazma, Hazreti İlyas’ın peygamberliğini
ilân ettiği yer olduğuna inanılan bir
odada saklı tutuluyordu. Benjamin, yazmanın
çok güzel olduğunu, Asuri karakterlerle, çok
kalın parşömen kâğıt üzerine kötü bir yazıyla
yazıldığını, bazı bölümlerin okunaksız, bazılarının
ise eksik ve tahrif edilmiş olduğunu
belirtir. Benjamin, Diyarbakır Yahudilerinin
kendisine bu yazmanın kâhin yazıcı Ezra tarafından
yazıldığını ve Mardin Yahudilerine ait
olduğunu söylediklerini kaydetmiştir.