DİYARBAKIR’IN SİYASİ VE DİNİ TARİHİ (18)


İlk asırda ortaya çıkan ve Dünya’nın farklı
yerlerine yayılmaya başlayan Hıristiyanlık,
Osrhoene (Urfa) Kralı V. Abgar zamanında,
Şanlıurfa ve çevresine yayılmış ve resmi din
olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde Hz. İsa’nın
70 şakirdinden birisi olduğu söylenen Adday’ın
öncülüğünde, Hıristiyanlık Diyarbakır’a kadar
gelmiştir. Adday’ın ölümünden sonra şakirdi
Aggay vasıtasıyla Harput, Eğil, Lice, Silvan
taraflarına ve Mardin yakınlarına kadar yayılmış,
Mardin civarlarında bir kilise inşa edilmiştir.
İlk asrın sonlarında, Adday’ın öğrencileri
Mezopotamya’yı dolaşarak Hıristiyanlığın yayılmasına
çalışmışlardır. Bu çalışmaların sonucunda
Hıristiyanlık, ilk asırdan başlayarak
Mezopotamya’nın geneline yayılmaya başlamış,
birçok kilise ve manastır inşa edilmiştir. Hıristiyanlığın
ilk dönemlerinde Urfa ve çevresindeki
Hıristiyanlar, diğer Hıristiyanlara göre daha
rahat yaşamaktaydılar. Çünkü M.Ö. 131-M.S.
256 yılları arasında hüküm sürmüş olan Urfa
Kraliyeti, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde bağımsız
olarak varlığını devam ettiriyordu. Ancak
M.S. 249 yılında Romalılar yağmur yağdırma
için Diyarbakır’da yapılanlara benzer uygulamalar
Anadolu’da başka yerlerde de yapılmıştır.
Osmaniye’deki uygulamada herhangi bir kelle
alınıp, üzeri yazdırılarak hocaya okutulur, sonra
bir ip takılarak “SabınÇayı”na ıslatılır başka
bir uygulamada da bir at başı yazılarak, akarsuyun
içine atılır. Sivas’ta ölmüş bir kâfirin
kafası suya atılır.
Aynı yerde Anadolu’da mevcut başka usuller
de derlenmiş. Yağmur yağdırma için Orta Asya’da
“Yada taşı” denilen bir taşın da kullanıldığı
bilinmektedir. Yad, yada veya başka isimlerle
anılan bu taşın gerektiğinde yağmur, kar yağdırmak
ve rüzgâr estirmek için kullanıldığına
dair rivayetler mevcuttur. Bu taş hakkında
ortaçağ İslam kaynakları da dahil olmak üzere
bir çok eski metinde çok sayıda efsane ya da
mitolojik iz taşıyan hikayeler anlatılır.
Kraliyeti topraklarına katılınca o
döneme kadar rahat bir yaşam süren bölgedeki
Hıristiyanlar, M.S. 313 Milano Fermanı’na
kadar diğer Hıristiyanlar gibi baskı ve işkencelere
maruz kaldılar. Hıristiyanlık tarihinde önemli
bir yere sahip olan Diyarbakır ve çevresinde
hemen hemen bütün Hıristiyan mezheplerinin
müntesipleri yaşamıştır. Ancak Süryani ve Ermeni
Hıristiyanlar, tarih ve nüfus bakımından
diğer Hıristiyanlardan daha çok bulunmuştur.
Süryanilik Aramî kökenli ilk Hıristiyan topluluk
olan Süryaniler, M.S. 38’de Hz. İsa’nın ilk havarilerinden
Aziz Petrus ve Thomas’ın telkinlerinden
etkilenerek bu dini benimsediler. Hıristiyanlığı
havari Petrus, arkadaşı Thomas,
onun kardeşi Adday ve onların şakirtleri Aggay
ve Mara’dan öğrenen Süryaniler, Hıristiyan olduktan
sonra Arami adını kendileri için kullanmayıp
bunu putperest kalanlara bıraktılar
ve bir mezhebi ifade etmek üzere Süryani adını
benimsediler.