DİYARBAKIR’IN SİYASİ VE DİNİ TARİHİ (19)


Süryaniler, kendilerini ilk Hıristiyan ve en
eski “Ortodoks” bir cemaat olarak nitelendirir
ve ibadetlerini Süryanice olarak yaparlar. Süryani
Kilisesi, Hıristiyanlıkta asırlarca devam eden
kristolojik tartışmalar sonucu ortaya çıkan ayrılıklara
bağlı olarak, kuruluşundan itibaren
farklı kiliselere ayrılmıştır. Kilise, kurulduğu
ilk dönemde coğrafi konum itibariyle Doğu ve
Batı Kilisesi olarak iki kola ayrılmış ancak
çeşitli dönemlerde ortaya çıkan tartışmalar nedeniyle
farklı mezheplere bölünmeye devam
etmiştir. Süryani Kadim, Nesturiler, Keldaniler,
Rum Ortodoks Melkitler veya Süryani Melkitler.
(Suriye ile Lübnan’daki)
M.S. 313 yılında yayınlanan Milano
Fermanı’na kadar her türlü işkenceye maruz
kalan ve dinlerini gizlice yaşayan Hıristiyanlar,
bu dönemden itibaren ezilme ve zulümden kurtuldular.
Rum Ortodokslar, Rum Katolik Melkitler,
Maroniler, Süryani Katolikler ve Süryani
Protestanlar gibi pek çok kola ayrılan Süryaniler
arasında, Süryani Kadim Kilisesi en kalabalık
mezhebi oluşturmaktadır. Türkiye’de yaşayan
Süryanilerin büyük çoğunluğu da bu mezhebe
mensuptur. Süryanilik dendiğinde de bu grup
anlaşılır.
Türkiye’de ayrıca sayıca daha az
olan Süryani Katolik ve Süryani Protestan cemaatleri
de vardır. Süryani Kadim Kilisesi,
İznik (325), İstanbul (381) ve Efes (431) Konsillerini
ve bu konsillerde alınan kararları kabul
ederler. Monofizit olmakla beraber bazı konularda
Ermenilerden ayrılırlar. “Ermeniler, Halikarnaslı
Yulian’ın etkisiyle Aftartodoketizm’i
yani, İsa’nın insanî vücudunun diğer insanlarla
aynı olmasına rağmen, ebedi ve çürümez olduğu
görüşünü kabul ederken, Süryaniler, Severius’un
temsil ettiği Ptartohtrizm’i, yani İsa’daki insanî
tabiatın varlığının geçici ve fani olduğunu savunan
görüşü kabul etmişlerdir. 726 yıllarından
sonra Ermenilerle Süryaniler arasında bir yakınlaşma
oldu ise de, ibadetle ilgili meselelerde
de ayrılıkların ortaya çıkması, birleşmelerini
engellemiştir.
Hıristiyanlığı tarihte ilk olarak Urfa
Kralı V. Abgar döneminde kabul eden Süryaniler
için bir zamanlar önemli merkezlerden olan
Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Diyarbakır’da
şu an çok az bir Süryani grubu yaşamaktadır.
Diyarbakır’da sadece Süryanilerdeki bölünmeler
için Antakya Süryani Kilisesi kurulmuş. Bütün
bölgede 2010 civarında Süryani’nin yaşadığı
belirtilmektedir. Diyarbakır’da ayinler sıra ile
Mor Petyun ve Meryem Ana Kiliselerinde yapılmaktadır.
Süryani kaynaklarında Omid veya
Amid olarak geçen Diyarbakır, Süryani tarihinde
önemli şehirlerden biridir. Bir dönem Patriklik
merkezinin olması, Süryani yazarların yazmış
olduğu kitaplarda kaydedilen bazı rivayetlerde
Diyarbakır isminin kökeni olarak gösterilen
Meryem Ana Kilisesi’nin bulunması, bu şehrin
Süryaniler nezdindeki değerini arttıran unsurlardan
biridir.