DÜNDEN BUGÜNE KUDÜS-4

 

İslam’a göre Kudüs tarihin sıfır noktasından itibaren kutsal şehirdir ve bu bilinç daha Peygamber Efendimiz (s.a.s.) zamanındayken nübüvvetin erken dönemlerinde kabul görmüştür. Mekke döneminde Kudüs’ü ön plana çıkaran iki olgudan bahsedilmelidir. Bunlardan birincisi, Müslümanların ibadet ederken yüzlerini Kudüs yönüne çevirip burayı kıble şehir görmeleridir. Bu uygulama, Medine döneminde de yaklaşık 16 ay boyunca devam etmiş daha sonra ilahi emir ile Kâbe’ye doğru değiştirilmiştir. Kudüs’ün kıble olması aslında İslam’ın türedi bir din olmadığı, Hz. Âdem’den başlayan tevhid mesajının nihai halkası olduğu bilincini ve mesajını da taşımaktaydı. Mekke döneminde bu mesaj doğrultusunda Müslümanların bu kutlu şehre gönül bağını kuvvetlendiren diğer olgu, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) yaşadığı İsra ve Miraç mucizesidir. Kur’an-ı Kerim’de İsra suresinde anlatılan ve hadis, tefsir ve siyer kaynaklarında teferruatı verilen bu olay, Mekke döneminde Müslümanların sıkıntılı boykot zamanında gelen ve eziyetlerin biteceğini müjdeleyen bir göz aydınlığı idi. Ayette geçtiği üzere, Cenab-ı Hak ayetlerinden göstermek için bir gece Peygamber Efendimizi (s.a.s.) Mescid-i Haram’dan alıp çevresi mübarek kılınmış Mescid-i Aksa’ya doğru gece yolculuğuna çıkarmıştır. Hadis, tefsir ve siyer kaynakları burada Kudüs’ten bahsedildiğini ve ilahi katmanlara yükselişte bu şehrin bir çeşit durak olduğunu belirtir. Kaynaklarda geçtiği üzere, bu yolculuk sırasında Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Burak adlı binekle mucizevi şekilde Mekke’den Kudüs’e getirilmiş, burada peygamberlere imamlık yaparak namaz kıldırmış, Hacer-i Muallak üzerinden semaya yükseldiği rivayet edilmiştir.