SKOLASTİK DÜŞÜNCE

      

   Dünya üzerinde var olan doğrular üzerine, bir çok düşünce geliştirmişlerdir. Bu düşünceler içinde doğru ve yanlış olduğuna inanılan düşünce akımları bulunmaktadır. Kimi düşünce akımlarının doğru olmasına rağmen, kişi ve kurumların, bu düşünce akımlarını kendi çıkarlarına kullanmak istemeleri ve bu düşünceleri değiştirip,  farklı bir düşünce akımını ortaya çıkartmaları o dönemin gelişmesine engel olmuştur. Geleceğimizin teminatında tehlike arz eden bu düşünceler, yine o dönemde doğruluğunun ispatlanması oldukça zor ve bununla ilgili mücadele verilmek tehlikeliydi. Buna örnek vermek gerekirse eğer ortaçağda gelişen skolastik düşünce akımını ele alabiliriz. Öncelikle skolastik düşünce nedir bir bakalım.

       Ortaçağ’da Kilise’nin baskın olduğu bir dönemde Kilise’nin özgür düşünce ortamının önüne geçip tek doğrunun İncil’deki bilgilerin olduğunu savunan bir düşünce tarzıdır. Aslında tam anlamıyla Kutsal kitaplardan biri olan İncil’i de esas almamışlardır. İncili tamamıyla kendi çıkarları doğrultusunda değiştirip, kendilerine sermaye kazanacak bir akım oluşturmuşlardır.  Din adamları abuk subuk bir şekilde hareket etmeye başlamış, Cennetten toprak satmak, insanların topraklarını almak için Engizisyon mahkemelerinde bir çok insan idam edilmiştir. Çağın gelişen teknolojilerine, buluşlarını engel olmuşlardır. Kilise böylelikle toplumun yeniliklerine kapatmıştır. Bunun yanında olması mümkün olmayan düşüncelerden biri de dünya’nın düz bir tepsi olduğunu, bunun tersini iddia edenleri idam etmeleridir. Tıpkı Galileo’yu idam etmeli gibi..

       Skolastik düşüncenin yöntemsel olarak yapmak istediği ise, yani en büyük özelliği ise felsefeyi, dinin ya da aklı inancın alanına uygulayarak bu alandaki meseleleri insanların anlayabilmesi için kavranılır hale getirmektir. Özelikle inanca ve vahye, akıl temelli getirilen itirazlar bu şekilde aşılmaya çalışılmıştır. Böylelikle bu düşünce aracılığı ile kötü kişiler ve kurumlar, kendi çıkarları doğrultusunda isteklerini elde ederek kendi egolarını tatmin etmişlerdir. Bu anlamda da skolastik felsefe yeni bir şeyler bulmak ya da düşünceler üretmek arayışında değildir, aksine zaten mevcut olanları kullanarak bunların içerisinde skolastik felsefe, uygun olanları temellendirmek  ve uygun olmayanları çürütmek çabasında olmuştur. Bu çaba için gerekli mantığı Aristotales'te ve Euklid geometrisinde bulmuştur.