Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne katılması ve sonuçları- 21
İdris-i Bitlîsî önce Urmiye havalisine giderek, öteden beri Şah İsmaile karşı Osmanlı Devletiden yana olan Emir Sârimin oğulları ile temasa geçmiş ve onları Safevîlere karşı topraklarının ve hudutlarının korunmasında iknaya muvaffak olmuştur. Ayrıca Soran (Savran) hakimi Emir Seyyid Bey ve Babanlar ile görüşen Bitlîsî, Beradost emirlerinden Yusuf İskender ve Sultan Ahmedin de Osmanlıların safına katılmasını sağlayarak, civardaki Kürt kabilelerinin uzlaşmasını başarmıştır. Daha sonra İmadiye ve Cizre taraflarına giderek, İmadiye hâkimleri Emir Seyfeddin ve oğlu Sultan Hüseyin ile Cizre hâkimi Şah Ali Beyin Sultan Selime biatlerini gerçekleştirmiştir.
Bu başarılarından sonra İdris-i Bitlîsînin Hizan ve Bitlise gittiği, bu havalideki beyleri Osmanlılara bağladığı ve onun tahrikleri ve çabaları neticesinde de Osmanlı ve Safevî taraftarı Kürtler arasında büyük bir mücadele meydana geldiği ve bunun Osmanlı Devletine bağlı olanlar lehine sonuçlandığı, Cizre ve Musul arasındaki sahayı da, ayrıca yağma ve tahrip ettirdiği anlaşılmaktadır. Yine İdris-i Bitlîsînin gayretleri ile içlerinde Melik Halil Eyyubî, Bitlis hâkimi Emir Şerefeddin, Hizan hâkimi Emir Davud, Sason hâkimi Ali Bey, Namran hâkimi Abdal Bey ve Kürt ümerâsından toplam yirmi beş kişi Diyarbakır dolaylarını Safevîlerden temizlemek için Osmanlı Devleti hizmetine girmeyi kabul ettiler ve Muş sahrasında toplanarak faaliyete geçmişlerdir. Ayrıca yine İdris-i Bitlîsînin tahrikleri ile Diyarbakır ahalisi de Şehirdeki Safevîlerin bir kısmını katlederek bir kısmını da sur dışına kovarak Sultan Selime biatlerini bildrdiler, kendisinden yardım isteğinde bulundular .
Şeyh Hüsameddin Ali-oğlu İdris-i Bitlîsî, Kürtlerin örf, adet ve geleneklerini çok iyi bilen ve onlar arasında itibarlı bir kimse olduğu için yaptığı çalışmalar neticesini vermişti. Çok kısa zamanda Kürt beylerini Güneydoğu Anadolu’da iknâ ederek Sünnî olan Osmanlı Devletine bağlamayı başarmıştı . Bölgede bulunan Kürtlerin yüz yıllardır Türklere bağlı ve sadık kalmalarının en önemli sebebi Sünnî-Müslüman olmalarıdır.