DİYARBAKIR’IN SİYASİ VE DİNİ TARİHİ (9)

Diyarbakır, Mervanilerden sonra sırasıyla
Büyük Selçuklu İmparatorluğunun (1085–1093),
Suriye Selçuklularının (1093–1097) ve İnaloğullarının
(1097–1142) yönetimine geçti. İnaloğulları
döneminde, Hz. Süleyman Camisi yapılmıştır.
İnaloğullarından sonra Nisanoğulları
(1142–1183 yılları arası) Diyarbakır’a hâkim
oldu. 1183 yılında Selahattin Eyyûbi, Nisanoğulları’ndan
Diyarbakır’ı aldı ve Hasankeyf
Artuklularına verdi.
Diyarbakır’da bu dönemde 1 milyon
40 bin cilt kitap ihtiva eden bir kütüphane
olduğu, Selahattin Eyyûbi’nin bu kitapları Kadı
el-Fadıl’a verdiği, onun da bunlardan 70 deve
yükü kadarını seçip Kahire’ye kendi kütüphanesine
götürdüğü nakledilir. Artuklular Dönemi’nde
“Bediüzzaman İsmail İbnRezzazEbu’lİzz
el Cezeri” isimli bilim adamı, Dünya’nın
ilk robotu sayılabilecek makineler yapmıştır.
Ebu’l-İzz’in bu makineleri nasıl yaptığını anlatmak
için yazdığı “Kitab Fi Marifet el-Hiyel
el-Hendesiyye” (Hünerlik Ürünü Mekanik Aletler
Hakkında Bilgi) adlı kitabı günümüze ulaşmıştır.
Şehir, 1232 yılında tekrar
Eyyûbilerin yönetimine geçti. 1 Ekim 1232 tarihinde,
Diyarbakır’ı alan Eyyûbilerden el-
Melik el-Kamil, şehrin dış surlarını yıktırarak,
surların bugünkü şeklini almasını sağlamıştır.
Moğollar, 1259 yılında şehri Eyyûbiler’den
almış böylece Diyarbakır’da Moğol hâkimiyeti
başlamıştır. Moğolların istilası sırasında kent
yağmaya ve yıkıma maruz kalmıştır. Şehir daha
sonraları Hulagu tarafından, Moğolların hâkimiyetine
girmiş olan Anadolu Selçuklularına
verilmiştir. Moğollar, 1303’te Diyarbakır’ı Anadolu
Selçuklularının elinden alıp kendi himayelerini
kabul eden Mardin Artuklularına verdi.
Uzun bir süre toparlanamayan ve istikrarsız
bir hayat süren Diyarbakır, 1318 yılında
çekirge istilası ve kuraklık, ardından da veba
salgınına maruz kaldı. Kent nüfusu önemli kayıplar
verdi. Mükrimin Halil Yınanç’a göre,
XII. yüzyılda birçok İslam âlimi, XIII. yüzyılda
İslam dünyasının büyük âlim ve mütefekkirlerinden
Seyfüddin el-Amidî ve daha başkalarını
yetiştiren Amid şehrinin, XIV. yüzyılda zikre
değer bir kimse yetiştirmemiş olması, uğramış
olduğu felaketlerin neticesidir. Bu felaketler,
birçok insanın ölümüne veya başka yerlere göç
etmesine neden olmuş ve şehrin maddi manevi
kıymetini hiçe indirmiştir.
Amid şehri, 1394 yılında, bu sefer Timur
tarafından alındı ve yine yağma edildi. Şehir,
1401’de Karayülük Osman Bey’e verildi. Böylece
şehirde Akkoyunlu hâkimiyeti başladı. Diyarbakır,
Akkoyunlular zamanında bilim, kültür
ve sanat alanında gelişmeler kaydetmiş, geçen
asırların kötü izlerini silmeye başlamıştır. Uzun
Hasan (1453–1478) ve oğullarından Sultan Yakub
(1478–1490) zamanında bilim ve sanat
adamları korunmuş, bilim, kültür ve sanatın
gelişmesine önem verilmiştir. Yüzyıldan fazla
süren Akkoyunlu hâkimiyetinden sonra Şah
İsmail 1507 yılında Diyarbakır’ı ele geçirdi.
Sekiz yıllık Safevi egemenliğinden sonra Yavuz
Sultan Selim döneminde Osmanlılar, şehre
hâkim oldu.